Ayrıştırma değil, bütünleştirme siyaseti üzerine çalışmalıyız!

Hepimizin malumu olduğu üzere ülkemizde maalesef ki uzun zamandan bu yana gelen bir ayrıştırma siyaseti söz konusu. Siyasi liderlerin, milletvekillerinin, partilerin kurmay kadrolarının söylemleri halk arasında bir ayrışmaya yol açmakta; bu ayrışma ise gün geçtikçe artarak farklı boyutlar kazanmaktadır. Peki, siyaseten ayrışma veya ayrıştırma doğru bir şey mi?

Bütçe görüşmeleri, kanun teklifleri, siyasi atışmalar derken hemen hemen her gün siyasi liderler, milletvekilleri vb. kişiler arasındaki tartışmaları haber bültenlerinde izliyor, gazetelerde okuyoruz. Hatta sadece izlemek ve okumakla kalmıyor, bu tartışmalara kendi sosyal statümüzdeki insanlarla tartışarak biz de katılıyoruz.

Elbette ki üzerinde yaşadığımız ülke hakkında söz sahibi, fikir sahibi olmak ve görüş belirtmek çok değerli, önemli. Fakat, bu tartışmalar bazen gündelik hayatımıza çok fazla sirayet ederek dostluk ilişkilerimize zarar veriyor. Gittikçe daha da politikleşiyoruz, politikleştikçe ilgili veya ilgisiz her konuya siyaset karıştırıyoruz, her konuya siyaset karıştırdıkça da insanların kalbini kırıyoruz ve kendimizden soğutuyoruz. Buna bir örnek vermek gerekirse; geçtiğimiz günlerde bir genç arkadaşımla yaptığım telefon görüşmesini örnek verebilirim.

Arkadaşımı bir proje hakkında fikrini almak için aramıştım. Proje, bir gençlik çalışmasıydı. Yani siyasetle ilgili bir proje değil. Arkadaş -nasıl konuyu siyasete getirdiğine halen şaşırıyorum- konuyu bir siyasete getirdi ve biz asıl projeyi unutup siyasi bir tartışmanın içerisine girdik. Sonra şunu düşündüm: Ya hu bu konu ile siyaset ne alaka? Nasıl geldik biz buraya?

Aslında cevap çok basit: Sürekli siyasi uyaranlara maruz kalıyoruz.

Televizyonda, sosyal medyada, gazetede, radyoda sürekli siyasi kişilerin tartışmalarına şahit oluyoruz.

Tartışmalar elbette ki siyasetin ve doğamızın bir gereğidir. Fakat bu tartışmalar dozunda kalmıyorsa, sürekli bir tartışma içerisindeysek burada bir problem olduğu aşikardır.

Siyasi kişiler elbette görevlerinin gereği olarak birbirlerine eleştirilerini yapacaktır ama arada sırada, özellikle konu ülkenin ortak menfaati olduğunda uzlaşabildiklerini göstermezlerse bu halk arasında uçurumlar meydana gelmesine neden olacaktır. Sürekli bir ayrışmayı, ayrıştırmayı beyinlerimize nakşedersek bunun sonu bir felakete yol açabilir.

Örneğin; 15 Temmuz’daki gibi bir darbe teşebbüsü veya dışarıdan bir saldırı tehdidi altına girdiğimiz zaman -ki dileğimiz inşallah böyle bir şey olmaz- halk arasındaki uçurum bizi bir felakete sürükleyebilir.

Bunun içindir ki siyasi kişiliklerden beklentimiz; biraz daha ılımlı, biraz daha uzlaşmacı ve bütünleştirici bir politika izlenmesidir. Bu hem insanımızın hem de ülkemizin menfaatine olacak ve yaralarına merhem olacak yegâne çözümlerdendir.
OGÜNhaber