Tarihten günümüze Leyle-i Kadir
Günümüzde Leyle-i Kadir olarak da adlandırılan, Ramazan ayının 27.gecesi olan Kadir gecesinin ihyası yüzyıllardır milletçe önem verilen manevi değerlerimizdendir.
Fakat bunun Ramazanın 27. gecesi olduğuna dair kesin bir delil yoktur.
Kadir gecesi ile ilgili hadislere bakıldığında Hz. Peygamber’in(s.a.v), mü’minlere tavsiyesi Kadir gecesini Ramazanın son on gününde ve özellikle de tek gecelerinde aramaları şeklinde olmuştur.
Kadir gecesinin ihyası ile ilgili olarak Hz. Peygamber’den bir dua haricinde herhangi ibadet tavsiye edilmemiştir.
Dua şöyledir;
“Allahım! Sen affedicisin, cömertsin. Affetmeyi seversin. Beni de affet.”
TARİHTE KANDİL KUTLAMALARI
Eyyûbîler döneminde birçok tören ve bayram kaldırılmış; fakat Mevlid kutlamaları başta olmak üzere bunlar Erbil Atabegi Begteginli Muzafferuddin Kökböri (ö. 629/1232)tarafından büyük törenlerle yeniden kutlanmaya başlamıştır.
Bu geceler Osmanlılar döneminde II. Selim (1566-1574) zamanından başlayarak, minarelerde kandiller yakılarak duyurulup kutlandığı için “Kandil” olarak anılmaya başlamıştır.
“Leyalî-i Mübareke” de denilen mübarek gecelerde çarşılar, sokaklar ve camiler kandiller ile aydınlatılırdı.
Fatih Sultan Mehmet zamanından başlayarak müzeye çevrilinceye kadar 5 asra yakın bir süre Ayasofya camiinde düzenlenen Kadir gecesi kutlamaları İslam dünyasında hiçbir camiye nasip olmayan bir ihtişamla yapılmıştır.
Osmanlı döneminde İstanbul'da yaşayanlar Kadir Gecesi'ni Ayasofya'da geçirmeye gayret ederlerdi. Bunun sebebi Kadir gecesi teravih namazını Ayasofya'da kıldıklarında dualarının kabul edileceğine dair yaygın olan inançtı.
Kadir Gecesi padişah büyük bir alayla Topkapı Sarayı'ndan Ayasofya Camii'ne, bazen de başka bir camiye giderdi. Bu alaya "Kadir alayı" adı verilirdi.
Bu mübarek gecelerde halk sadakalar dağıtır, yoksulu gözetir, ihtiyaç sahiplerine yardımlar yapılır, çocuklar sevindirirlirdi.
Günümüzde de yine aynı şekilde bu güzel uygulamalar devam etmektedir.
Evet dostlarım, yazıma burada son verirken hepinizin Kadir Gecesi mübarek olsun,Allah’a emanet olunuz!
Fakat bunun Ramazanın 27. gecesi olduğuna dair kesin bir delil yoktur.
Kadir gecesi ile ilgili hadislere bakıldığında Hz. Peygamber’in(s.a.v), mü’minlere tavsiyesi Kadir gecesini Ramazanın son on gününde ve özellikle de tek gecelerinde aramaları şeklinde olmuştur.
Kadir gecesinin ihyası ile ilgili olarak Hz. Peygamber’den bir dua haricinde herhangi ibadet tavsiye edilmemiştir.
Dua şöyledir;
“Allahım! Sen affedicisin, cömertsin. Affetmeyi seversin. Beni de affet.”
TARİHTE KANDİL KUTLAMALARI
Eyyûbîler döneminde birçok tören ve bayram kaldırılmış; fakat Mevlid kutlamaları başta olmak üzere bunlar Erbil Atabegi Begteginli Muzafferuddin Kökböri (ö. 629/1232)tarafından büyük törenlerle yeniden kutlanmaya başlamıştır.
Bu geceler Osmanlılar döneminde II. Selim (1566-1574) zamanından başlayarak, minarelerde kandiller yakılarak duyurulup kutlandığı için “Kandil” olarak anılmaya başlamıştır.
“Leyalî-i Mübareke” de denilen mübarek gecelerde çarşılar, sokaklar ve camiler kandiller ile aydınlatılırdı.
Fatih Sultan Mehmet zamanından başlayarak müzeye çevrilinceye kadar 5 asra yakın bir süre Ayasofya camiinde düzenlenen Kadir gecesi kutlamaları İslam dünyasında hiçbir camiye nasip olmayan bir ihtişamla yapılmıştır.
Osmanlı döneminde İstanbul'da yaşayanlar Kadir Gecesi'ni Ayasofya'da geçirmeye gayret ederlerdi. Bunun sebebi Kadir gecesi teravih namazını Ayasofya'da kıldıklarında dualarının kabul edileceğine dair yaygın olan inançtı.
Kadir Gecesi padişah büyük bir alayla Topkapı Sarayı'ndan Ayasofya Camii'ne, bazen de başka bir camiye giderdi. Bu alaya "Kadir alayı" adı verilirdi.
Bu mübarek gecelerde halk sadakalar dağıtır, yoksulu gözetir, ihtiyaç sahiplerine yardımlar yapılır, çocuklar sevindirirlirdi.
Günümüzde de yine aynı şekilde bu güzel uygulamalar devam etmektedir.
Evet dostlarım, yazıma burada son verirken hepinizin Kadir Gecesi mübarek olsun,Allah’a emanet olunuz!