Tabi ki sizlere bugün satranç oyunundan ve kurallarından bahsetmeyeceğim.
Şah Mat deyimi satranç dışında, siyaset alanında da halk dilinde de yer etmiş, uzun yıllardır kullanılan bir deyim.
Peki bu, siyasi manada ne anlama gelmektedir, neden kullanılmıştır? Önce ufak bir bilgi tazeleyelim.
Satranç oyununda çoğumuzun bildiği üzere hedef
Şah’ı sıkıştırmak ve uzatmasız tek hamleyle onu alaşağı yapmaktır.İşte satrançtaki bu hamlenin adıdır
Şah Mat.
Şah Farsça’dan gelme bir kelime anlamı “
kral, padişah, sultan” demek.
Mat ise kökeni arapça bir kelime manası ise “
ölü ya da öldü”demek.
Şah Mat kral öldü anlamındadır.
Bu satranç oyunu bir şans oyunu değildir, zor ve çetin bir zihin sporudur. Yaygın olarak ilk görüldüğü tarihler Hindistan’da çuturanga dendiği MS.3-4.yüzyıllara denk gelir.
Daha sonra İran, Araplar ve Endülüs’lüler sayesinde İspanya üzerinden Avrupa’ya yayılmıştır. Yani meşhur Avrupa kralları satrancı müslüman Endülüs’lü Arap’lardan öğrenmiştir.
Osmanlı Devleti ise satrançla Yavuz’la birlikte 1515 yılında tanışır. Bir rivayete göre
Yavuz Sultan Selim Han kim olduğunu gizleyerek, bir tüccar, bir seyyah kılığında
Şah ismail’in sarayına giderek Şah’la uzun süren çok çetin bir maç yapar ve maç, Yavuz’un
Şah Mat’ıyla sona erer.
Kimliğini gizleyerek girdiği Şah’ın sarayında oynanan bu oyunla Yavuz, onun hangi savas tekniklerini kullandığını, ne tarz hamleler yaptığını iyice öğrenmiş denmektedir.
Oyunun sonrasında Yavuz demiştir ki “
Şah hep kaçak oynadı, belli ki ilerde savaşımız çetin geçecek. Onun oyunundan öyle görünüyor ki savaşta da karşıma çıkamayacak, Allah bilir ama yüzyüze gelemeyeceğiz”
Yavuz Sultan Selim Han 1516 Çaldıran’da İranla yapılan muharebede bu sözünde haklı çımış, Şah İsmail savaş meydanına hiç inmemiş ve kaçak savaşmış sonunda da ailesini dahi savaş meydanında bırakarak arkasına bakmadan kaçmıştır.
Bu muharebe de Yavuz Şah ortada olamadığı için direkt
Şah Mat yapamamıştı ama düşmanına büyük bir ders vererek hem Safevi’leri hem
Memlük Devletini yıkarak yeni bir çağ açmış oldu.
Toman Bay’ın idamı ise tam anlamıyla bir
Şah Mat’tır.
Öncesinde dedesi
Fatih Sultan Mehmed Han’ın İstanbul’u fethetmek için gösterdiği başarılı hamleler, ve fetih bir
Şah Mat’tır.
Ve Yavuz Sultan Selim Han’ın oğlu Kanuni’nin Macaristan ile yaptığı dillere destan
Mohaç muharebesinde henüz savaşın 2. saatinde zafere ulaşması gerçek bir
Şah Mat’tır.
Dostlarım bir cihan imparatorluğu olan Osmanlı yüzyıllar boyunca yenilgi nedir bilmemiş düşmanları karşısında
Şah Mat çekerek onları hezimete uğratmıştır.
1850'li yıllardan beri ise bu oyun aleyhimize dönerek bizim
Şah’ımızı sıkıştırıp durmaktalar. Tam
Mat ettik hevesiyle
Sultan Abdülaziz Han’ı şehit ettiklerinin hemen ardından Türkler beklenmedik bir hamle ile yani S
ultan
Abdülhamid Han’ın tahta çıkmasıyla oyunu uzattı.
Sonra türlü hile ve tuzaklarla bizi yine oyundan düşürmeye çalıştılar ama millet olarak topyekün şahlanarak biz bu oyundan yine düşmedik.
Nerdeyse 200 yıldan beri türlü hile ve entrikalarla bize
Şah Mat yapma hayalleri besleyenler karşısında, öncesinde de ve son 95 yılda da Allah’ın izniyle bu oyunlarnıı bozduk. Önce
Menderes’le bir hamle yaptık, uzun sürmedi, şehid edildi. Ardından
Turgut Özal’la devam ettik. O da oyun dışı bırakıldı.
Bu süreçte çok değerli taşlarımızı (bu milletin vatansever adamlarını) kaybettik ama oyundan düşmedik.
Satrançta önemli bir kural vardır, piyon yani asker karşı tarafın son çizgisine, hattına girerse yerine vezirini alabilir.
İşte ancak şimdi 16 yıldır elimizde kalan birkaç piyon (asker) ile bu veziri çıkardık. O da
Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Allahın izniyle bu satranç oyununu sonlandıracağız.
Satrançta karşı tarafın hamlelerini iyi okumak lazımdır. Bir sonraki hamlesini bilmek yeterli değildir, iki hatta üç hamle sonra ne yapacağını bilmek lazımdır. İlm-i siyasette de böyledir.
İşte son günlerde papazı vererek çok eleştiri alan Sayın Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu hamlesini kimse anlamamıştır. Halbuki bugün bu hamlenin neticeleri yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır.
İran’a yapılan ambargo da yokuz. Son günlerde
Suriye’de etkin olmamız bu neticelerden sadece biri. Üç
terörist başı (Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan) için ABD tarafından konan ödül ise Türkiye’ye bir jest.
İşte siyasi arenada oynanan oyunlar da adeta bir satranç oyunu kadar taktiksel ve kurnazca olmalıdır. Türk Devleti basiret ve ferasetiyle iki hamle sonrasını görüp ona göre bir yol çizmektedir. Millet olarak da bize düşen devletimize güvenmek ve bu çetin oyunda onun yanında durmaktır.
Allah Devletimizin
Şah Mat dediği günleri bizlere göstersin.
Allaha emanet olunuz..