Papa'nın Irak ziyareti ve Türkiye'ye hazırlanan tuzak!..

Bildiğiniz üzere, Katolik Kilisesi lideri Papa Francesco, üç günlük bir ziyaret için Irak'a gitti. Daha önce hiçbir Papa, Irak'ı ziyaret etmemişti. 1999 yılında, dönemin Papası II. John Paul Irak'ı ziyaret etmek istemiş, fakat Saddam Hüseyin buna izin vermemişti. Yine bir önceki Papa 16. Benedict de bunu istemiş fakat yine mümkün olmamıştı.

Vatikan tarafından Irak gezisiyle ilgili hazırlanan belge ve açıklamalarda da sıklıkla, Irak'ın "tek tanrılı üç dinin babası İbrahim'in toprakları" olduğuna vurgu yapılıyor. Verilen bu mesaj dinlerin ortak bir aileye ait olduğu ve tüm inananların kardeş olduğu mesajı gibi gelebilir ama işin aslı başka…

"İbrahim'in toprakları" demek bu topraklar üzerinde mülkiyet hakkım var demektir. Ve ben buraya yeni bir tanzim için geldim diyor.

Papa ne yapmak istiyor? Bir zamanlar Filistin topraklarında nasıl Yahudi devleti kurdularsa şimdi Irak topraklarında da bir Hıristiyan devleti kurmak istiyorlar. Ve kurduktan sonra para musluğunu açıp burayı medeniyet merkezi yapmayı düşünüyorlar. Böylelikle Müslümanların yaşadığı yerleri kan ve gözyaşının silah ve barut kokusunun eksik olmadığı cehennemi iklimin örümcek yuvaları olarak gösterip Hıristiyanların yaşadıkları yerlerin ne kadar huzur ve barış dolu olduğunu gösterecekler. Ortaya çıkan tablo, Papa'nın bu ziyaretin bölgenin yeniden dizayn edilmesi ve bölgede bir Hristiyan devleti kurulma hesaplarının bir parçası olduğunu gösteriyor.

Amerika'da , "Türkiye'deki muhalifleri destekleyerek mevcut yönetimi indireceğim" diyen bir yönetim iktidara gelmesi, bu yönetimin Şii İran'a zeytin dalı uzatırken Sünni Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere mesafe koymaya başlaması, Tahran'ın Türkiye'ye yönelik olumsuz mesajlar vermeye başlaması ve Haşdi Şabi'nin, PKK ile iş birliği içinde Türkiye'ye karşı harekete geçmesi tesadüf değil.

Papa politik figürlerin yanında birçok dinin temsilcisiyle de görüştü. Irak'taki tüm Hristiyanlar için Erbil'deki stadyumda ayin düzenlendi. Musul'da IŞİD tarafından yıkılan kiliseyi ziyaret etti. Ur kentinde Kakayî, Zerdeştî, Ezidî temsilcileriyle de görüştü.

Gezinin üçüncü gününde Musul'a ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne geçen Papa, burada da bir dizi görüşmelerde bulundu ve çeşitli ayinler düzenledi. Erbil'deki bir stadyumda düzenlenen ayinde Papa'nın üzerinde Süryani geleneğinden gelen ruhanilerin giydiği Süryanice yazılı kıyafetler vardı. Ayrıca ayin esnasında yine Süryanice ilahiler okundu, Arapça-Kürtçe-İtalyanca dua edildi ve bütün bunlar bir yandan da Kürtçeye tercüme edildi.

Bir milyarı aşkın Katolik Hıristiyan'ın ruhani lideri olan Papa'ya, yüzyıllardır çekiştikleri, bazen yok saydıkları, Süryanilerin ayin kıyafetini giydiren ve Süryanice ayin yaptıran temel husus nedir?

Elbette ki Hıristiyanlara aramızdaki çekişmeleri bitirelim mesajı vermektedir. Çünkü büyük bir ideal ve hedef ortaya konabilirse ve herkes bundan menfaat görürse çekişmeler ortadan kalkar aynı amaç için bir araya gelinebilir diye düşünüyorlar.

Türkiye'nin başına çorap geçirilmeye çalışılıyor bu çok açık. Ama mesele bu olaylara karşı bizim özgüvenliğimizi sağlamak için hangi hazırlıkları yapacağımızdır.

Atlantik ve Nato artık Türkiye'nin dostu değil, parçalanmasının zeminini hazırlamaya çalışan yapılardır. Bu yapılar bölgede kullanabilecekleri ayakçıları bulmakta da zorluk çekmiyor.

Peki, ne yapılabilir?

Yapılması gereken şey acilen Rusya ile işbirliğini artırarak denge politikası çerçevesinde bu plana çomak sokmaktır. Irak'taki Türkmenleri bu kadar sahipsiz bırakmak telafisi olmayan sonuçlar ile bizi karşı karşıya bırakabilir. Ancak onların bir an önce yapılandırılması çok önemlidir.

Evet, her taraftan bir kuşatma içerisinde olduğumuz doğru. ABD'nin bu kadar yığınak yapması, Yunanistan'ın hırlaması, terörle ve içimizdeki bu kadar hainle uğraşırken bize demokrasi ve insan hakları hatırlamaları yapmalarının gizlenen amacı şudur: bizim hedeflerimiz var Irak'ı, Suriye'yi daha sonra da seni bölmeye niyetimiz var sen buna direnme. Hainlerin önünü aç. Onlar bizimle rahat rahat işbirliği yapsınlar onlara dokunma… Batı için insan hakları sadece hainlerin haklarıdır. Onlar asla dağa kaçırılan evlatlarının peşindeki Diyarbakır annelerinin "insan haklarını" önemsemezler. Onlar asla şehidlerimizin ve arkalarında bıraktıkları evlatlarının, eşlerinin kardeşlerinin anne babalarının "insan haklarını" önemsemezler. Batı için insan hakları demek "hain hakları"dır. Onlar insanların haklarını değil kendi adamlarının haklarını korumak peşindedirler.

Demokrasi insan hakları diyerek bizi etkisizleştirmeye ve eylemsizliğe zorlamak istemektedirler. Bizim önceliğimiz beka meselesidir demokratikleşme meselesi değildir. Bu tuzağa da dikkat edelim. 11 Eylül'den sonra ABD demokratikleşme insan hakları dinlemedi ulusal güvenlik önceliğini her şeyin üzerine aldı. Bu işi kendi tezgâhladığı halde. Türkiye bu kadar düşmanla çevrelenmişken demokrasi ve insan hakları diye bağırmalarının tek sebebi bizi aldatmaktır.

İşi "insan öldürmek" olan bir şebekenin "insan hakları" demesi abesle iştigaldir.

Allah'a emanet olunuz!..
OGÜNhaber