Güçlü devlet olmanın bazı unsurları vardır. Uluslararası anlaşmalar, yatırımlar da güçlü olmanın gereklerindendir. Bizler yabancı ülkelerde yatırım yaparken, yabancı ülke şirketlerinin de ülkemizde yatırım yapmasına imkan sağlarız. Bunun sonucu ortaya çıkan ekonomik büyüme beraberinde güç ve istikrar getirir.
Ülkemiz bir çok Avrupa –Asya ülkesiyle ve ABD ile siyasi, ticari başta olmak üzere bir çok anlaşmalar yapmaktadır. Bu kapsamda yine bazı ülkelerle eğitim anlaşması da yapılmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde basında yanlış bir şekilde gündem olan, muhalif parti başkanının da bu yanlış haberi körükleyerek konu üzerinden iktidara yüklenmeye çalıştığı ,işte böyle bir eğitim anlaşmasıydı.
Anlaşma Katar Milli Savunma Bakanlığı ile Türkiye Milli Savunma Bakanlığı arasında imzalanan askeri personele sağlık eğitimi verilmesi anlaşması.
Haber alınıp derhal "Katardan Türkiye'ye ücretsiz Tıp bölümü için üniversite öğrencisi alınacak." şeklinde servis edildi ve sonrasında sanki Katardan gelecek öğrencilerin sınavla tıp fakültelerine yerleşecek olan öğrenci kontenjanından yer kapacağı algısı oluşturularak, tam da üniversite giriş sınavına bir gün kala öğrencilerin moralini bozacak şekilde sunuldu.
Bu haber tabi ki yalanlandı. Ve gelecek öğrencilerin tamamen milli savunma bakanlığı bünyesinde askeri eğitim kapsamında düzenlenmiş olan program dahilinde ülkemizde sağlık eğitimi görecekleri açıklandı.
Komik olan ise gelecek öğrenci sayısıydı. Katar'da uluslarası eğitim programına dahil olan toplam öğrenci sayısı otuzun altında. Bunlardan ABD, İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerini tercih edenleri de çıkarırsak Türkiye'yi tercih eden öğrenci sayısı beşi geçmiyor yani hiçbir öğrencinin emeğiyle kazandığı bir üniversite kontenjanını bu program dahilinde gelecek öğrencilerin alması gibi bir durum sözkonusu bile değil ve üstelik program ücretsiz de değil!
Türkiye'nin Katar dışında 12 ülke ile eğitim anlaşması var ve Türkiye'de okuyan yabancı öğrenciler kadar yancı ülkelere bu programlar kapsamında gönderilen Türk öğrenciler de var. Bu ülkelerin geleceği açısından uzun vadede çok önemli bir kültür çalışmasıdır. Bu bir ülkenin muhalefetinin çamur atması değil desteklemesi gereken bir çalışmadır. Bunun üzerinden yanlış algı oluşturup yüzlerce öğrencinin moralini bozmak ya cehalettendir ya hainliktendir.
Evet dostlarım, bugün Türkiye her alanda yabancı ülkelerle yapmış olduğu anlaşmalarla dikkat çekmekte, yabancı yatırım firmaları ülkemizi yatırım yapmak için tercih etmekteler. Bu bir ülke açısından gurur verici bir durumdur. Ancak söz konusu yatırımcı ülke Katar olunca maalesef bazı kesimler resmen karalama kampanyalarıyla yapılan yatırımları kötüleyip bir de bunu sanki milli bir meseleymiş gibi gösteriyorlar.
Nedir bu Katar düşmanlığı?
Türkiye'ye yatırım yapan ülkeler sıralamasında Katar sekizinci sırada. Yani Katar'dan önce yedi ülke daha var. Bunlardan hiçbiri basında yer almazken Katar firmalarının yaptığı yatırımlar üzerinden iktidara sert eleştiriler yapılıyor hatta öyle ileri gidiliyor ki ülke Katar'a satıldı söylemleri bile ortaya atılabiliyor.
Tank-palet fabrikasının Katar'a satıldığı haberi de bunlardan biri. Halbuki tank-palet fabrikasının 25 yıllık işletimi (sadece işletim hakkı) BMC'ye verilmiş, bu şirket bu işletim hakkına bir Katar firmasını ortak etmiştir. Kaldı ki Katar sadece Türkiye'ye yatırım yapmıyor, Avrupada 20 milyar Euro yatırımı olan bir ülkedir. İngiltere'de 40 milyar sterlinden fazla yatırımı bulunmaktadır. Rus petrol şirketlerinin %18'i Katar'lı yatırımcılardadır.
Hiçbir İngiliz'in, hiçbir Rus'un ülkemiz Katarlılar'a satılıyor dediğini duyamazsınız. Çünkü yatırım demek ekonomik genişleme demektir, büyüme demektir, para akışı demektir.
Ayrıca ülkemize yatırım yapan firmaların başında Hollanda gelmektedir. Almanya da bu konuda ciddi bir paya sahiptir. Neden bunlar hiç sözkonusu edilmez de Katar firmalarının yaptığı yatırımlar yalan yanlış yazılır çizilir?
Her bir yatırım ülke gelişmesine katkı olduğuna göre milli bir perspektifle olaya bakanlar bundan ülke adına guru duymalıdır. İnsanların milli hassasiyetlerini kaşıyarak Türk-Arap husumeti oluşturmak, bunun üzerinden Katar'la işbirliğini karalamanın altında tamamen siyasi nedenler yatıyor olabilir mi?
Yoksa amaç aslında milli menfaatler falan değil, Katar'ın siyasi anlamda da Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın arkasında durması siyasi açıdan da iktidarı destekliyor olması olabilir mi? Ve bütün bu algı operasyonları, yalan yanlış haberler yeter ki AKP gitsin ülke batsa da olur zihniyetinin bir çalışması olabilir mi ?
Allah'a emanet olunuz!