Kudüs-Mescid-i Aksa'da Ramazan günleri..

Uzun dememin sebebi biz Kudüs'e en son 2019'da gittik. 2019'dan sonra da fırsatım olmadı ve pandeminin girmesiyle birlikte yaklaşık 3 sene boyunca Kudüs'ten ayrı kaldık bu benim için gerçekten uzun bir süre idi.

Size oradaki ortamdan biraz bahsetmek istiyorum öncelikle. Malumunuz ki bizler Kudüs haberlerini sosyal medyadan ve TV'de haber kanallarından alıyoruz. Bu haberlerde bize gösterilen olaylar bir savaş ortamı gibi yansıtılıyor. Sanki her gün orada çatışmalar yaşanıyor, insanlar ölüyor, patlamalar oluyor gibi yansıtılıyor.

Tabi ki de bu duruma göre de özellikle Ramazan ayında, böyle bir ortamda hiçbir Müslüman oraya gitmek istemiyor. Sizler de sorabilirsiniz "böyle bir durumda bu zamanda oraya gitmek uygun mudur?" diye. Ben bizzat tam da böyle bir zamanda orda bulunan biri olarak söylüyorum evet arkadaşlar uygundur ve en uygun zamandır Kudüs'e gitmek için.



Neden derseniz her sene Ramazan ayında istisnasız Mescidi Aksa'da bu olaylar çıkıyor. Çünkü orada ciddi manada bir kalabalık oluyor. Askerler kalabalığı uyarıyor, kalabalığı dağıtmaya çalışıyorlar, o sırada yaşanan bazı olaylar özellikle orada ciddi bir kaos varmış gibi yansıtılıyor. Çünkü böyle yansıtılması onların işine geliyor. Müslümanların ciddi manada oraya gelmelerini istemiyorlar, kalabalık olmalarını istemiyorlar.

Müslümanlar da gerçekten bu olayları izleyince Ramazan ayında oraya gitmek istemiyorlar oraya gidenlerin sayısı azalıyor biz bunu düzenlediğimiz bu turla da tecrübe ettik. Turu düzenlediğimizde 25 kişi olarak yapalım dedik sonra 30'a çıktı ancak sonra birkaç kişi iptal etti. Ordan yansıtılan haberlere bakarak gitmeye korktu ve "Biz bu durumda gidemeyiz." diyerek iptal ettiler.



İnanın bana ben bizzat kendim orada bulundum ve 4 gün boyunca herhangi bir sıkıntı görmedim. Ufak tefek olaylar, kalabalığın erdiği izdiham nedeniyle itiş- kakışlar oluyor fakat bunları çekmek ve orada bir savaş varmış gibi göstermek ordaki gerçeği yansıtmıyor.

Ben de birkaç yaşanan olayla ilgili video görüntüleri aldım ancak çalıştığım kurum olan ogünhaber.com'da bunu yayınlayacak kadar haber değerine sahip olaylar olarak görmedim. O görüntüleri aldım ama bu şekilde bir haber olarak yansıtma ihtiyacı duymadım.

Bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum ki Türklere karşı orada inanılmaz derecede bir saygı var. Burada İsrail'i Yahudilerden bahsediyorum evet yanlış duymadınız Yahudilerden. Türkleri görünce selam verme durumu başladı bizi gördüklerinde "shallom" demeye başladılar, Türkçe olarak "merhaba" demeye başladılar, hatta "selamünaleyküm" diyenler var.



Daha önce gittiğimiz zamanlarda otobüsle bir yerden bir yere gideceğimizde durdurmalar, kontroller olurdu, tek tek pasaportlara kimliklere bakarlardı. Hatta İsrail'i terk edeceğimiz zaman bile bizimle birlikte hava limanına kadar gelirlerdi biz gidene kadar da orda beklerlerdi.

Fakat şimdi Cumhurbaşkanımızın İsrail Cumhurbaşkanı ile görüşmeleri, İsrail Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'ye gelmesi, siyasilerin bu iletişimleri tamamen ilişkilere yansıyor. Yansıması güzel mi evet güzel buraya kadar iyi inşallah daha da iyi olur.

Şimdi bu yazımdan ötürü bana kızanlar olabilir. "İsrail'den bahsediyorsun, sen ne tarz bir uzlaşmadan bahsediyorsun?" diyen olabilir. Evet biz Osmanoğulları olarak İsrail'i tanımadık bu doğru ancak Osmanlı eyaletlerinde uzun yüzyıllar boyunca refah içinde yaşayan Yahudi milleti de vardır. Endülüs'ten aman çağrısı geldiğinde Osmanlı devleti tereddüt etmeden oradaki Yahudileri kurtarmıştı.

Osmanlı devletinin tanımadığı Siyonist İsrail'di. Evet bir Osmanoğlu hanedan üyesi olarak Siyonist İsrail'i ben de tanımıyorum ancak günümüzde devletimiz bu ülkeyi tanıyan ilk devletlerden biri. Siyasi ilişkilerimiz var, konsolosluklarımız var ve iki Ortadoğu ülkesi olarak bu ilişkileri belli seviyede tutmak zorundayız. Bu nedenle devletimizin bu ilişkilerini ülkemiz adına faydalı buluyorum ve bunun yansımalarını biz oradaki gezimizde bizzat yaşadık.

Gelelim bizim Ramazan ayında böyle bir etkinlik yapmamıza. Gerçekten Mekke ve Medine'den sonra yapılacak dini etkinlikler içinde en güzel mekanlardan bir tanesi Mescid-i Aksa ve Kudüs. Orada ayrı bir ses, ayrı bir sada, ayrı bir hoşluk ve maneviyat var. Anlatılmaz ancak yaşanır. Mescid-i Aksa'da Ramazan günleri dolu dolu geçiyor. O maneviyatlı günler öyle hoş ki orada bir iftar yapmanız orada hatimle bir teravih namazı kılmanız gerçekten çok bambaşka, tarif edilmez duygular yaşatıyor insana. Mescid-i Aksa'nın avlusunda iftar yapmak, o kadim mekanları ruhunuzda hissetmek o ayrı bir güzellik. Mescid-i Aksa bize emanettir, oraları yalnız bırakmamalıyız.

Evet dostlarım, ben Ramazan ayında bütün Müslüman kardeşlerimin bu güzellikleri orada bizzat yaşamalarını çok isterim. İmkanı olanlar çekinmeden güven içinde oralara gidebilirler. Bizler de inşallah orada yaşadığımız, gözlemlediğimiz durumları sizlere yazmaya devam edeceğiz.

Allah'a emanet olunuz!
Görüşlerinizi ve yorumlarınızı bana sosyal medya hesaplarım ve ogünhaber.com üzerinden iletebilirsiniz.
OGÜNhaber