Felaket bölgesinde, Kastamonu'nun selden etkilenen üç ilçesini, Bozkurt, Azdavay ve Pınarbaşı'nı ziyaret ettik. Yardımlarımızı ulaştırdık, Allah kabul etsin.
Oradan edindiğim gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Selden en çok etkilenen ilçeler Bozkurt ve Azdavay oldu. Pınarbaşı ise nisbeten daha az hasar almış durumda.
Pınarbaşı'na gittiğimizde, Belediye Başkanı Sayın Aslan Altuntaş ilçelerindeki hasarın diğer bölgelere göre daha az olduğunu belirterek çok güzel bir ifade kullandı;
"Ben Bozkurt ilçesini gördükçe buradaki hasarlar gözümüze görünmüyor, Bozkurt için birşeyler yapmaya çalışıyoruz, kendimizi unutup oraya yetişmeye çalışıyoruz." dedi.
Gerçekten de muhteşem bir durum bu, kendilerine teşekkür ediyoruz. Evet Pınarbaşı'nda şelalenin olduğu yerde bir seyir terası var o teras tamamen yıkılmış, birkaç tane ev yıkılmış tabii ki tarlaları, tarım alanlarını su bastı ancak bunların telafisi ve yaraların sarılması için belediye olarak canla başla çalışıyorlar.
Bizler de yapabileceğimiz bir şeyler var mı diye belediye başkanına sorduğumuzda da bize; "Allah razı olsun o insanlarla oturup konuşmanız bizim için büyük yardım sayılır, onlara moral vermeniz, ilgilenmeniz bile çok değerli" demişti.
Azdavay ilçesine geldiğimizde ise burada hasar daha fazlaydı. Yaklaşık olarak 55 hane tamamen yok olmuş ve bir çok zararları olmuş. Yine gördük Azdavay Belediye Başkanı Osman Nuri Civelek ve ekipleri ellerinden geleni yapıyorlar, yine devlet kurumları, yardım dernekleri ve halkın yardımları da bu ilçemizde vatandaşlarımıza ulaştırılıyor. Allah hepsinden razı olsun.
Bu ilçeler arasında en yüksek hasarı alan Bozkurt. Bozkurt Belediye Başkanı Sayın Muammer Yanık ile oturup sohbet ettik durum hakkında kendisinden bilgi aldık. Evet bu ilçede hasarolduka fazla ancak diğerlerinde olduğu gibi belediye başkanı üzerine düşeni yapıyor. Canla başla çalışıyor.
Yine devletimiz de bütün kurumlarıyla beraber orada, bunu gördük. Biz de yardımlarımızı, yardım kamyonumuzu orada ihtiyaç sahiplerine dağıttık. Gerçekten ihtiyacı olan insanlara gittiğine çok emin olduk gözümüzle gördük, insanların durumlarını. Evet orda çok yardıma ihtiyaç var ama bir o kadar da koşturan, çabalayan, el uzatan var.
Devletimiz, bakanlarıyla orada. Biz orada iken iki tane bakan oradaydı sağlık bakanı oradaydı ve Sayın Fuat Oktay oradaydı. Ondan sonraki gün adalet bakanı oradaydı ve maliye bakanı oradaydı. Bütün kurumlarıyla devletimiz orada bizzat çalışıyor ve bir yapmacıklık, bir göstermelik yok bunları videolara çektik, fotoğrafladık, bunları görüntüledik. Allah devletimizden razı olsun.
Aynı zamanda Türkiye'nin her yerinden bir şeyler geliyor. Belediye ekipleri, emniyet güçleri, jandarma, Afad ve özel vakıf kuruluşları ellerinden geleni yapıyorlar. Dışarıdan gelip bu beldeyi kurtarmak için yaklaşık 3000 kişi canla başla çalışıyor.
Bizler de yardımlarımızın yanısıra çalışanlara aşure dağıtımı yapmak istedik. Hem muharrem ayı olması vesilesi ile hem de çalışan kardeşlerimize de bir moral, bir destek olması düşüncesi ile vakıf olarak içinde 5000 adede yakın bir aşure yaptık.
Allah razı olsun bir kardeşimiz Kastamonu'da bunu üstlendi biz karşılayalım dedi ve biz o kardeşimizin bağışıyla aşurelerimizi hem çalışanlara hem Bozkurt halkına dağıtmış olduk.
Ben burada ayrıca sizlere yazılarımı ulaştırdığım Ogünhaber medya ve yayın kurumunun yönetim kurulu başkanı Sayın Cengiz Aygün'e de teşekkür etmek istiyorum. Kendisi bizleri orada ağırladı. O beldenin, Kastamonu'nun yetiştirdiği Nadide evlatlardan biri olarak, bir işadamı olarak Allah ondan razı olsun maddi manevi her türlü gerekeni yapıyor, halkın yanında ve samimi, içten canla-başla koşuyor.
Bizlerin yanına aşure dağıtımı yaparken geldi, ekibi ile birlikte yanımızda durdu ve aşure dağıtımına yardım etti. Cengiz Aygün Bey'den Allah razı olsun sadece Bozkurt değil Başpınar'a, Azdavay'a da desteklerini esirgememiş .
Bunları tabi ki gıyabında duyduk. İnsanların konuştukları şeylerdi. Kendisiyle ettiğimiz sohbet esnasında asla bu konulara girmedi. "Sağ elin verdiğini sol elden gizleyin" misali kendisi bu konulara girmemeye imtina etti.
Elbette doğru olan budur. Bizler de şahıs olarak, Orhan Osmanoğlu olarak orada bulunuyor olsak bugün bu yazımızı dahi yazıyor olmazdık ve kişisel olarak ne yaptıysak gizli kalırdı.
Ancak vakıf adına hareket etmek bu işlerin aleni yapılmasını ve duyurulmasını gerektiriyor. Vakıflar bağışlarla ayakta kaldığı için bizzat her yardımın tek tek bağışçılara açıklanması, hem teşvik hem de güven açısından gerekli bir durum.
Evet dostlarım yaralar sarılıyor, yardımlar yapılıyor ancak burada bir parantez açmak istiyorum refleks olarak devletimiz olsun,kurumlar ya da şahıslar olsun çok hızlı bir şekilde sel bölgesine intikal edildiğine şahid olduk. Öyle ki Ziraat Bankası Bir tır getirmiş orada tırın içinden insanlara hizmet veriyor yardım ediyor .
Bütün bu çalışmalar çok güzel ancak millet olarak biraz balık hafızalıyız diyebiliriz. Gündemimiz çok hızlı değişiyor ve gündemden bir o kadar da hızlı uzaklaşıyoruz.
Daha şimdiden günden değişti, değişmeye başladı Afganistan'la yatıyoruz Afganistan'la kalkıyoruz. Yok muhacirler, mülteciler gelecekler mi, gidecekler mi sınır bölgesindeki hadiseler şöyle mi böyle mi derken sel bölgesindeki hadiseler gündemden düşüyor.
Düşmesin efendim düşmesin. Biz bunu her zaman hatırlatacağız. Eylül ayından Ekim ayına girerken bu bölgeler çok yağmur alan bölgelerdir. Kışa girerken bu beldeler henüz kendini toplamış olmayacak, bu insanların talepleri daha da artacak ihtiyaçları daha da çoğalacak. Oran yardımlarımızı kesmememiz lazım.
Şu an bir refleksle herkes orada, STK'lar orada. Bir şeyler yapıyorlar, bir şeyler dağıtıyorlar Allah razı olsun hepsinden. Yemek yapıyorlar, yemek dağıtıyorlar, çay yapıyorlar çok güzel şeyler bunlar, Türkiye’deki STK'ların yüzde yetmişi oradaydı birşeyler yaptılar geri göndüler.
İHH, Beşir Derneği, Hak Derneği hala orda yemek dağıtıyorlar. Günlük yaklaşık 2500 kişilik yemek çıkarıyorlar Allah razı olsun.
Ama önümüzdeki aydan itibaren soğuklar başlayacak yağmurlar başlayacak evlere giremeyen vatandaşlar var. Yaklaşık 400 tane bina yıkılacak daha doğrusu 200'e yakın şu anda yıkılmak üzere 400 tanesi yıkılacak.
Zaten ilçede yaklaşık 980 civarında bina var nerdeyse ilçedeki bina sayısının yarısı gitmiş demektir. bu insanlar evsiz olacak devletimiz söz verdi eyvallah ama sadece evle bitmiyor, evin içindeki ihtiyaçlar da söz konusu olacak.
Biz Azdavay ilçesindeki 55 tane evin içerisinde mobilya ve hafif eşyaları sorduğumuzda bize dediler ki bir evin tamamının içindeki eşyanın alınması 25-30 bin lira civarında tutuyor.
Biz şimdilik 15 haneye bu konuda yardım etmeyi hedefledik. İnşallah derneğimizin faaliyetlerini paylaşarak, sosyal medyada tanıtımlarımızı yaparak sizlerin bağışlarıyla bunu gerçekleştirmek için elimizden geleni yapacağız.
Özellikle bu konuya daha fazla dikkat çekmek istiyorum, gündemimiz ne olursa olsun sel bölgelerindeki yardım konusu gündemimizden düşmesin. Bizler bir ay sonra tekrar o bölgeye tekrar gideceğiz elimizden geleni yapacağız inşallah. Halkımızdan da devletimizden ve yardım kurluşlarımızdan da bunu rica ediyorum.
Tehlike tamamen bertaraf olana kadar ve o bölgeler tamamen mamur olana kadar oralardan yardım elimizi çekmeyelim.
Allah'a emanet olunuz!