Önceki yazımızda, Osmanlı borç batağındayken Sultan'ın çeşitli tedbirler aldığını ve israfı önlemek için uygulamasına önce kendi hanesinden başladığını anlatmıştık.
Bugünki yazımızda, bu lider Sultandan alacağımız dersleri yazıyoruz.
İktisadi zor günlerden geçiyoruz. Ama bu ilk değil. Türkiye 25 devalüasyon gördü. Bazı şirketler de bu dönemde iflas yaşadı. Biraz ivme hızlandı. Lakin bunda iktisadî sebebler dışında etkenler var. Bunların başında da israf gelmekte.
İflas, normal şartlar altında olan ve olmayanlar diye ikiye ayrılır.
Normal Şartlar Altında İflaslar
Tabii afetler; Gerek 1999 Sakarya depreminde, gerek dünyanın muhtelif yerlerindeki tabii afetlerde gördük/görüyoruz. Bir gece önce varlıklı olanlar ferdası gün yardım çadırlarında çorba kuyruğuna giriyor.
İhracat-İthalat yaptığınız ülkelerde tabii afet olması.
Savaş. Uzun süren yıkıcı savaşlarda da nice manzaralara şahid olduk. İnternette bunlar mevcut
Ürettiğimiz, sattığımız, mal yada hizmetin tabii ömrünü doldurması. Çağrı cihazları, faks cihazları, tüplü televizyon, çevirmeli telefon...vb.
Normal Şartlar Dışı İflaslar
Kurumsallaşmama.
Ortaklar arası sen-ben kavgası. Benlik-Kibir. Sen ağa ben ağa inekleri kim sağa. Sen de var bende de olsun.
İsraf. İş adamı düğün yapıyor. Misafirler için 6 uçak kaldırıyor. Buna ne dayanır?
Artan masraflar. Lüks arabalar, evler, lüks hayat. Bu vesile ile aylık yüksek harcama rakamları meydana geliyor aile bütçesinde. Olası krizlerde bu durum sıkıntı oluşturmakta. Lüks hayat şartlarında tasarruf olmaz. Birikimler biter. Unutmayın ki, Mevla müsrifleri sevmez. Müsrif şeytanın kardeşi hükmündedir. (Ayetle sabit bunlar)
Geleceği okuyamama.
Ortaklar arası ihanet. Ortaklardan birinin-birkaçının ben merkezli-hodbin bir merkep oluşu.
Helale-Harama dikkat edilmeyiş.
Cebi çok olanın aklı az olur düsturunca bir çok işe bilip bilmeden el atmak.
Yetki devri olmayışı. Ortaklardan birinin-birkaçının tüm işleri ben yapacağım egosunda olması.
Cehalet, kendini geliştirememe. Kula düşen çalışacak. Gerisini Mevla’ya bırakacak. Tevekkeltü gemisi batmaz. Aşırı rızık endişesi Müslümana yakışmaz.
Kötü arkadaş. Çevre.
Daha zengin görünme çabası. Kendinden zenginlere özenmeye çalışma. Bu büyük psikolojik yıkımları da beraberinde getirir.
Yalan.
Kurnazlık. Kendini çok zeki, başkalarını aptal zannetme. Hiç ummadığın keşfeder esrar-ı derunun/ sen herkesi kör alemi ahmak mı sandın?
Küçük hesapçılık.
Birden bir yerlere gelmeye çalışmak. Sabırsızlık.
Kibir.
İş hayatı ile başka hayatları karıştırmak.
Kendi hakkına razı olmamak.
Ortaklar arası adil dağılım olmayışı.
Kaliteden sapma.
İşletmeyi kendinden başka tüzel bir kişi gibi görmeme.
Elindekinin kıymetini bilmeme. Kanaatsizlik. Unutmayın ki; kanaat, kanattır.
İnsan belirli bir maddî varlığa kavuşunca, bu imkanları soylu amaçlar uğrunda kullanmalı. Evvela bedeni ile Mevla yoluna bedeni ile de hizmet etmeli. Karşılıksız yardım yapan derneklerine destek olmalı. Gıda-elbise..vb yardımlara ilmî çalışmalara desteğini de ilave etmeli. Hz. İbrahim -as- kendini Kâbe’ye hizmete adadı. Biz de böyle en az bir yerin hakkını vererek hizmet etmeliyiz. "İsraf edenler şeytanın kardeşleridir" isra suresi 27.
Allaha emanet olunuz.