Hayat Kavanozu..

Hikaye şöyle;
Bir gün bir felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir. Ders başladığında; hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe bir kavanoz alır. Sonra da kavanozu ağzına kadar iri taşlarla doldurur. Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar.

Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler.

Bunun üzerine profesör, önündeki kutulardan birinden aldığı çakıl taşlarını, kavanoza döker. Çakıl taşları kayarak, İri taşların aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar. Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar.

Öğrenciler yine hep birlikte "evet doldu" derler.

Profesör bu defa da, masanın üzerindeki diğer kutunun içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Profesör yine aynı soruyu sorar. Öğrenciler de yine koro halinde "evet doldu" derler.

Profesör bu kez, masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır. Başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye. Bu kez de kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar…
Ardından profesör öğrencilerine nasihat eder;

"Bu kavanoz sizin hayatınızdır.
İri taşlar; hayatınızdaki önemli şeylerdir. Yani aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız gibi. Diğer şeyleri kaybetseniz de, bunlar hayatınızı doldurmaya yeter.

Çakıl taşları ise; sizin için daha az önemli olan diğer şeylerdir. Yani işiniz, eviniz, arabanız gibi.
Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir.

Şayet kavanoza önce kum doldurursanız; çakıl taşlarına ve özellikle de iri taşlara yeterli yer kalmaz.

Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz bu defa da önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin.

Çocuklarınızla oynayın.
Sağlığınıza dikkat edin.
Sevdiklerinizle yemeğe çıkın.
Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın.

Öncelikle iri taşları kavanoza yerleştirin.
Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin.
Gerisi hep kumdur!.."

Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sorar;
"Hocam peki, o iki fincan kahve nedir?" Profesör gülerek cevaplar;
"Bu soruyu bekliyordum. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun; her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır."

Kumlarla, çakıllarla fazla vakit kaybetmeyin, hayatınızı boş işlerle doldurmayın. Hayatınıza öncelikle iri taşları alın ve sevdiklerinizle her zaman karşılıklı iki fincan kahve içecek vakti ayırın...

Unutmayın...
Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük işler gelmeyenlerdir.

Vesselam...
Selam ve dua ile Allah'a emanet olun.
OGÜNhaber