Yazımın başlığı "hayalet parti.com" idi. Hatırlarsanız henüz yeni kurulan bu partinin adı bile yoktu. Kim ayrılacak, kimler parti kuracak belli değilken ben bu yazıyı kaleme almıştım.
Bu gün bu konu yine istifa dilekçesi ile gündeme düştü. Yine birkaç satır karalamazsak olmaz.
Sayın Ahmet Davutoğlu Türkiye’nin yetiştirdiği bilim adamı, akademisyen, değerli bir şahsiyet. Dışişleri Bakanlığı, ardından başbakanlık yapmış sonraki süreçte görevden alınmıştır.
Sayın Davutoğlu’yla yakinen üç kere görüşmemiz oldu. En uzunu birkaç sene önce Konya’da Şeb-i Arus kutlamalarında bulunmamızı haber alarak bizi yani Osmanlı hanedanı olarak aile üyelerini kendi kaldığı valilik konutunda kahvaltıya davet etmişti.
Her zamanki gibi aile fertlerinin Türkçe’ye hakimiyetleri zayıf olduğundan sohbete ve sorulara ben hakimdim.
Arada bir İngilizce ve Arapça konuştuk fakat İngilizceyi çok iyi bilmesi nedeniyle sohbetin yarısı neredeyse İngilizce geçti. 9.30’da başlayan ve 13.00’a kadar süren kahvaltı boyunca yer yer şakalaşmalarla beraber derin bir sohbet ettik ve güzel bir vakit geçirdik kendisiyle.
Sohbetimiz siyasetten uzak, daha çok genel tarih ve Osmanlı tarihi üzerineydi. Tarih ve coğrafya bilgisi oldukça iyi derecede diyebilirim. Saygı ve hürmet çerçevesinde gelişen dolu bir sohbet ortamıydı.
Sayın Davutoğlu, siyasi hayatını yakından tanıdığımız kadarıyla yolsuzluklara karışmamış, fetöyle ilgisi olmayan, her fırsatta milli görüşçü olduğunu üstüne basa basa belirten bir siyaset adamı. Kendisini dışişleri bakanıyken de başbakan olduğu zamanlarda da yakınen takip ediyordum.
Başbakan olduğu dönemlerde aldığı birkaç karar nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanımız ile ters düştü. Başkanlık sistemi ve Türkiye’nin Almanya politikası bu konulardan sadece ikisiydi.
Biz Davutoğlu’ndan daha dik daha atak durmasını beklerdik. Bugün AK Parti’den istifasını verdi. Bu güne kadar onu suçlayan bir kesim şimdi ona yaklaşmaya ve lehinde konuşmalara başladılar.
Kendilerince O’nu haklı çıkaracak benzetmelere başvurup, Sayın Cumhurbaşkanını örnek gösteriyorlar.
Sayın Cumhurbaşkanı da Hoca’sını (Erbakan Hoca) bırakmış, eski gömleği çıkarıp, yenisini giymiş, bu hareket de buna benzermiş. Şimdi neden Davutoğlu’na laf söyleniyormuş.
Sayın Tayyip Erdoğan’ın o yıllarda yaptığı hamle çok farklıydı. Bugün ile kıyas bile olunamaz. Kaldı ki her iki şahsın siyasi arenadaki hareketleri bile birbirinden çok farklıdır.
Tayyip bey sokaklardan yetişme bir siyasetçidir. Gençlik kollarında aktif faaliyet yürütmüş, memleketin her halini yakından bilen, halka yakın, halkın içinden, hitabeti güçlü bir dava adamıdır. İstanbul’u başarıyla yönetmesi, O’nun siyasi başarılarının ilk adımıdır. Siyasetin içinde yoğrularak bugünlere gelmiş başkanlığa halkın teveccühüyle seçilmiştir.
O, kim ne derse desin Türkiye’nin gördüğü en iyi liderlerden. İster beğenin ister beğenmeyin bu bir gerçek.
Bu konuda muhalefetten Sayın M.İnce Haber Türk’te nasıl özetlemiş ; "Adam çıkmış yenmiş, bir daha yenmiş." Yani satır arası diyor ki "
Lider Recep Tayyip Erdoğan."
Evet Sayın Ahmet Davutoğlu’na siyasi hayatta başarılar diliyoruz. Ama Türkiye’yi yönetmek öyle kolay değil. Lider vasıfları yoksa bu ülkeyi yönetemezsiniz. Asırlar boyu bu böyle olmuştur. Tarihe bir bakın, Osmanlı Sultanlarına bir bakın. Osman Bey’le başlar Fatih, Yavuz, Kanuni, Abdülhamid Han ele devam eder.
Cumhuriyet’in kurulmasıyla M.Kemal Atatürk, Menderes ve Özal bu ülkeye liderlik yapmış şahsiyetlerdir.
Lider vasfı taşımayanlar ise bir saman çöpü gibi gelip geçmişlerdir.
Bugün Sayın Davutoğlu bir parti kurabilir ya da mevcut bir partiye katılabilir, siyasette aktif rol de alabilir ama liderlik vasfı yok kendisinde.
Biz Davutoğlun’dan birkaç fikir ayrılığı üzerinden böyle tavırlar sergilemek yerine Türkiye’nin içte fetö, pkk ve muhalefetle, dışta Suriye ve dış odaklara karşı güçlü mücadele verdiği şu zorlu dönemde Cumhurbaşkanımızın yanında yer almasını, ona destek vermesini isterdik. O’na yakışan liderinin yanında yer almaktı. Ama olmadı. Hayırısı olsun diyorum.
Allah’a emanet olunuz!