Bugün gölgende vuslat var Ayasofya..
86 yıldır beklenen gün geldi, hasret bitti işte vuslat anı, işte adına şiirler yazılan kadim mabed onu fethedenin vasiyetinde olduğu gibi aslına döndü. Bugün Ayasofya gökleri delen bir huzurlu sada ile, ezan sesleri, Kur’an sesleri ile doldu. Başlar secde de gözlerde yaş, eller duada… Elhamdülillah! Elhamdülillah!
Değerli dostlarım, bugün yazacaklarımı kelimelere dökemeyebilirim. Bugün içimdeki duygu selini ifade edebilecek doğru cümleleri bulamayabilirim, affınıza sığınıyorum.
Bugün çok erken saatlerden itibaren Ayasofya'da yerimizi aldık. Çok şükür ki camiye girenlerden biri olmak bizlere de nasip oldu. Öyle bir maneviyat ki neler hissettiğimi anlatabilmem imkansız.
Bütün İstanbul oradaydı, sokaklar caddeler doluydu, milletimiz bu vuslatı bizzat yaşamak istiyordu. Bugün orada olanlar bedenleriyle, olamayanlar da kalpleriyle, ruhlarıyla Ayasofya için kilitlenmişler, tek yürek olmuşlardı.
Devlet Başkanımız Kurân tilavetine başlayınca adeta bütün dünya o ana kilitlendi.
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş'ın hutbeye üç hilalli kılıç ile çıkması ise çok manidardı.
Derler ki kılıcı sol elde tutmak düşmana güven vermek, sağ elde tutmak ise "ayağını denk al kılıcı kullanabilirim" anlamına gelirmiş.
Sayın Ali Erbaş'ın kılıcı çoğunlukla sol elinde tutmuş olsa bile zaman zaman her iki eliyle kavradığını da gördük. Bu, "Ayasofya kılıç ile alınmıştır, kılıç hakkımızdır bizimdir, onu almak isterseniz sizi karşılayacak olan kılıcımızdır." Şeklinde bir mesaj olduğunu düşündürdü bizlere.
Fethin sembolü kılıç ve sancaklar eşliğinde hutbemizi dinledik. Herşey bir rüya gibiydi, yüz yıllık hasretin son bulduğu bir rüya..
Minarelerden yükselen ezan sesleriyle birlikte gözyaşlarımız da huzura yükseliyordu.
Sen bizim dualarımızdın, hasretimizdin, sen bizim hüznümüzdün Ayasofya!
Sen atam Fatih'in kılıç artığı, emaneti, duası, zalimlere bedduasıydın Ayasofya!
Sen dedem Sultan Abdülhamid'in gözyaşları, gözbebeği, mücadelesi, azmiydin Ayasofya!
Sen bu milletin, bitmek bilmeyen hasretiydin Ayasofya!
Şimdi hasret bitti, Fatih'in bedduası kalktı. Milletimiz için, dünya müslümanları için bir çağ kapandı, yeni bir çağ başlıyor.
Bizlere bu günleri yaşatan Allah'a hamd olsun, devletimiz ebed müddet var olsun, bayrağımızın gölgesi, ezanlarımızın sesi bu aziz milletin üzerinden kalkmasın.
Allah'a emanet olunuz!
Değerli dostlarım, bugün yazacaklarımı kelimelere dökemeyebilirim. Bugün içimdeki duygu selini ifade edebilecek doğru cümleleri bulamayabilirim, affınıza sığınıyorum.
Bugün çok erken saatlerden itibaren Ayasofya'da yerimizi aldık. Çok şükür ki camiye girenlerden biri olmak bizlere de nasip oldu. Öyle bir maneviyat ki neler hissettiğimi anlatabilmem imkansız.
Bütün İstanbul oradaydı, sokaklar caddeler doluydu, milletimiz bu vuslatı bizzat yaşamak istiyordu. Bugün orada olanlar bedenleriyle, olamayanlar da kalpleriyle, ruhlarıyla Ayasofya için kilitlenmişler, tek yürek olmuşlardı.
Devlet Başkanımız Kurân tilavetine başlayınca adeta bütün dünya o ana kilitlendi.
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş'ın hutbeye üç hilalli kılıç ile çıkması ise çok manidardı.
Derler ki kılıcı sol elde tutmak düşmana güven vermek, sağ elde tutmak ise "ayağını denk al kılıcı kullanabilirim" anlamına gelirmiş.
Sayın Ali Erbaş'ın kılıcı çoğunlukla sol elinde tutmuş olsa bile zaman zaman her iki eliyle kavradığını da gördük. Bu, "Ayasofya kılıç ile alınmıştır, kılıç hakkımızdır bizimdir, onu almak isterseniz sizi karşılayacak olan kılıcımızdır." Şeklinde bir mesaj olduğunu düşündürdü bizlere.
Fethin sembolü kılıç ve sancaklar eşliğinde hutbemizi dinledik. Herşey bir rüya gibiydi, yüz yıllık hasretin son bulduğu bir rüya..
Minarelerden yükselen ezan sesleriyle birlikte gözyaşlarımız da huzura yükseliyordu.
Sen bizim dualarımızdın, hasretimizdin, sen bizim hüznümüzdün Ayasofya!
Sen atam Fatih'in kılıç artığı, emaneti, duası, zalimlere bedduasıydın Ayasofya!
Sen dedem Sultan Abdülhamid'in gözyaşları, gözbebeği, mücadelesi, azmiydin Ayasofya!
Sen bu milletin, bitmek bilmeyen hasretiydin Ayasofya!
Şimdi hasret bitti, Fatih'in bedduası kalktı. Milletimiz için, dünya müslümanları için bir çağ kapandı, yeni bir çağ başlıyor.
Bizlere bu günleri yaşatan Allah'a hamd olsun, devletimiz ebed müddet var olsun, bayrağımızın gölgesi, ezanlarımızın sesi bu aziz milletin üzerinden kalkmasın.
Allah'a emanet olunuz!