Elimizde pırıl pırıl, kansız, medar-ı iftiharımız, lanet okunmamış, gözyaşsız bir mazimiz var. Ne kadar şükretsek az.
Avustralya başbakanı Aborjinlerden özür diledi mazide yapılan gayri insanî şeylerden bunun gibi benzer bir arşivimiz yok.
Veya Leopold’un zulmü gibi. Veya Vietnam, Afganistan, Irak, Suriye, Filistin zulmü...vb gibi.
Mültecilere bakış açımızı etkileyen dinî, tarihî bir kimliğimiz de var. İlkelerimiz olmazsa ne anlamımız var. İlkeleri yoksa insan bir hiçtir.
Türkiye coğrafî olarak dünyanın kavşağında bir ülke.
Bizim acilen:
1- Göç bakanlığına ihtiyacımız var
2- Burada mültecilere geçici iskan verilebilir
3- Tarihte devletler, mültecilere iş vermişlerdir
4- Türkiye jeotermal kaynak çokluğunda dünyanın sayılı ülkelerinden
5- Jeotermal kaynaklara yakın yerlere hayvan üretim çiftlikleri kurabiliriz. Isınma ve sıcak su sorunu da olmaz. Bu sayede
gıda üretimimizi de arttırabiliriz.
6- Buralara et-süt-deri-iplik-dokuma-boya-apre-haşıl..vb. fabrikalar kurulabilir.
7- Mültecilere özel uydu takipli çipli kimlik kartları hazırlanabilir.
8- Bu fabrikalarda bizim vatandaşlarımız da istihdam edilir. Ya da şehirden kırsala göçmek isteyenlerimiz.
Vakti saati geldiğinde mülteciler ülkelerine gönderilir.
Bu, bir sistem olarak dünyaya dahi yayılabilir.
Yoksa yanıbaşımızda açlıktan bir bahçede yada İstanbul’un ortasında soğuktan donarak vefat edenin hesabını yarın mahşerde veremeyiz.
Burada muhalefete de çok iş düşüyor, sayın Kılıçdaroğlu şöyle diyor:başörtüsü hususunda yanlış yaptık geçmişte. Şu şuralı buralı, demek en kutuplaştırıcı söylemlerdendir.
Muhalefete gelince:
Muhalefet demek, engelleyici siyasetin sembolü olmak demek değildir, kötülüklere karşı aynı tarafta olduğumuzu gösterirsek daha iyi anlaşırız. Muhalefet, görselliğe önem verirken analitik çerçeveyi kaybetmemeli. Matematiksel yorumlar, analizler yapmalı önce kendi içinde. Yeni kelimeler, kavramlar, cümleler keşfetmeli. Bu hepimizin işini kolaylaştırır. Mevcut dilde çok fazla belirsizlik var, gelecekte özür dilemeye gebe bir dil. Siyaset, bir duruştan öte proje sunumudur. Gazi M.Kemal döneminde 154.000 dönüm olan, CB İnönü başkanlığında 1,600,000 dönüme çıkarılan tarım işletmeleri ve zirai kombinalar meselesine sahip çıkmakla başlayın bu sizden beklenen değişime.
Ey insanlar, gerçekten Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle (kolaylıkla) tanışmanız (ve farklı yetenek ve faziletlerinizden yararlanmanız) için sizi (değişik) kavimler ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim ve değerli) sayılanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca (kötülükten sakınma, iyilikte yarışma konusunda) en ileride olanlarınızdır. Şüphesiz Allah (her şeyi hakkıyla) Bilendir, Habir’dir. (Hucurat 13)
Hayat verdikçe güzeldir. Paylaştıkça güzeldir.
Kalın selametle.