Burkina Faso, Afrika'da denize kıyısı bulunmayan bir kara ülkesi. Ülkenin başkenti Ouagadougou.
Nüfusu 2019 sayımlarına göre 21 milyon. Yüzölçümü 224.200 km², nüfusun %70'i müslüman.
Ülke altın, fosfat, bakır ve magnezyum gibi birçok yeraltı zenginliğine sahip olmasına rağmen dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alıyor.
Varlık içinde yokluk çeken ülkenin rezervlerini işleyebilecek milli bir şirketi bulunmuyor. Bu kaynakları Fransa ve İngiltere başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesine ait şirket gün yüzüne çıkarmak için aralıksız çalışıyor.
Dünyanın en fakir ülkelerinden biri olmasına rağmen bir o kadar da pahalı bir ülke. Ülkenin para birimi CFA Frangı. CFA enteresan bir şekilde Euro'dan daha değerli ancak bol sıfırlı bir para birimi.
Ülke çok pahalı ancak geçim çok zor. Bir küçük şişe içme suyu 12 TL ye satılıyor. Ayda 15 dolara geçinmeye çalışan aileler oldukça fazla. Fakirliğin boyutları o kadar ileri ki burda bir kilo pirinci on gün-on beş gün yetirmeye çalışan kalabalık aileler çok fazla. Evlerinde suyu, tuvaleti olmayan olmayan aileler çok fazla.
Burkina Faso bir Fransız sömürgesi, bağımsızlığını almasına rağmen ülkenin kaynakları hala Fransa-İngiltere tarafından sömürülmeye devam ediyor.
Fransa'nın, İngiltere'nin, yeraltı zenginliklerini sömürdüğü bu ülkenin halkına en ufak bir hayrı dokunmuyor. Onların iyi olmalarını gelişmelerini istemiyorlar, onlara en küçük bir hizmetleri dahi yok.
Ülkenin başında tuhaf bir şekilde terör sorunu var.
Tuhaf diyorum çünkü bizim adını bile unuttuğumuz IŞİD burda faaliyet gösteriyor. IŞİD'in burda ne işi var, taa Ortadoğu'dan kalkıp buralarda faaliyet göstermesi neden?
Bunun dışında yerel Boko-Haram ve yine Somali kaynaklı Bin Ladin'e bağlı El-Şabab örgütü ve bazı yerel terör grupları da faaliyet gösteriyor.
Enteresan bir şekilde bu örgütler zıt siyasi görüşlere sahip olsalar da birbirleriyle hiç çatışmıyorlar sadece masum halkı hedef alan eylemler yapıyorlar.
Bunlar zaman zaman hiç sebepsiz köyleri basıp insanları katlediyor, sürüyor yerlerinden edip köyleri boşaltıyorlar ve üzerinden bir zaman geçince bakıyorsunuz ki bir takım insanlar buraya geliyor burda kazı faaliyeti başlatıyor .
Ara ara küçük kargo uçakları gelip bu alanlardan birşeyler alıp giidiyor. Bizzat gözlemlediğim durumlar bunlar.
Ülkede elmas, altın rezervleri yönünden çok zengin ve bu zenginlikleri yiyen Fransa ve İngiltere de bekçiliğini yaparken ülkenin zenginliklerini peyder pey ülkelerine aktarıyorlar. Bu ülkenin halkına zerre faydaları yok.
Fransa gelip bize medeniyet, insanlık dersi vermeye kalkmasın. Fransa'nın, Avrupa'nın Afrika da halen devam ettirdikleri faaliyetler medeniyetten, insanlıktan zerre nasibini almamış. Fransa bize insanlık demokrasi verecek durumda değil.
Unesco bile buraya hiç bir katkıda bulunmuyor. Yaptığı çalışmalar adeta göstermelik. Burada yüze yakın Unesco çadırı gördüm. Bizim şeker çuvallarımız bile burda Unesco'nun kurmuş olduğu çadırlardan daha kaliteli.
Ülkede inanılmaz bir hristiyan misyonerlik faaliyeti yürütülüyor. Bu durum öyle bir noktaya ulaşmışki hristiyan olan, boynunda haçla gezen genç kızlara, erkeklere maaş veriliyor, para veriliyor.
Bu ülkeden Türk dernekleri yardım faaliyetleriyle zaman zaman adlarını duyuruyorlar ancak bunlar da yeterli sayıda değil. Ülkede yatırım yapan Türk şirketlerine ihtiyaç var.
Biz Osmanoğlu Yardımlaşma Derneği olarak burada faaliyet göstermeye başladık. Faaliyet gösterdiğimiz alanlar Kurban-adak kesimleri, çocuklara kıyafet, ailelere gıda yardımları, özellikle prinç yardımı-ki prinç gerçekten çok önemli-, haftalık yemek dağıtımı, Kuran kursları ve okul yapımı. Ayrıca Bir kutu şekerle çocukları güldürelim kampanyamız da faaliyettedir.
Bizler Allah nasip ederse bu bölgede ve diğer Afrika ülkelerinde faaliyetlerimize devam edeceğiz. Bu vesile ile Türk derneklerini, iş adamlarını bu ülkeyi kalkındırmaya davet ediyorum.
Son olarak şunu söylemek isterim ki ülkemizin kıymetini bilelim. Devletimizin gücünün arkasında olalım. Devlet demek milletin başındaki çatı demek. Devletleri kukla edilmiş, halkı sefil ortalığa atılmış, cahil ve yoksul bırakılmış bu insanları görüp ders almak lazım. Sımsıkı vatanımıza ülkemize, biribirimize kenetlenmemiz lazım. Millet olarak israftan kaçınıp tüketime yönelik değil üretime yönelik bir çizgide ilerlememiz lazım.
Bizler ülkemizin değerini bilelim, bizim devletimiz, vatanımız elden giderse biz Afrika'dan da beter oluruz. Türkiye'de, medyada "açız aç!" diye yaygara koparanları davet ediyorum, bir kere olsun buralara gelin, buraları görün !
Evet Dostlarım Afrika seyahatimiz burada bitmedi. Sizlere bu gözlemlerimi aktarmaya devam edeceğim. Yazıya ilişkin resimleri de paylaşıyorum. Dilerim okurlarıma farklı ufuklar açan bir yazı olur.
Allah'a emanet olunuz!