Barış Arduç ve Burcu Biricik ikilisi hevesle beklendi.
İyi hoş da, bu senaryoları oyuncular ve yapımcılar okumuyor mu?
Neye göre kabul ediyorlar?
Kıstasları ne ki işin tutacağını düşünüyorlar?
Nasılsa isim sahibi oyuncular, senaryo önemli değil, her türlü bu ikili izlenir diye mi düşünüyorlar?
O zaman fotoğraflarını yayınlayın.
Hikayenin temeli o kadar zorlama ki!
Bir anneye, Sophie'nin Seçimi filmindeki gibi, en sevdiği çocuğu seçtirmek,
O küçük çocuğu taaa İstanbul’dan başka şehre tek başına göç ettirmek,
İntikam hikayesi olsun diye onca olayı tek çocuğun üzerinden yazmaya çalışmak,
Büyüyünce, “hoppala sen de nerden çıktın?” demeye kalmadan bir terzi karakteri yaratıp,
Kuzgun’un bir an da bu terzi abiye inanmasını sağlamak, gibi gibi gibi!
Yine her sahnede bitmeyen müzikler de cabası.
Nesini mi sevdim?
Kapadokya’nın görsel zenginliğini,
Burcu Biricik’in kıyafetlerini, onun asil ve maskülen duruşunu,
Hatice Aslan’ın ise her bir ayrıntısını çok sevdim. Dizinin kadınları bir efsane.
Bu yeterli mi?
Maalesef değil.
Senaryoda büyük sıkıntı var, dizinin yayınlandığı günde de sıkıntı var.
Umarım bir değişikliğe giderler.
Onca emek, onca beklenti boşa çıkmaz umarım.
Haftanın Filmi: Polar
Mads Mikkelsen, Vanessa Hudgens, Katheryn Winnick gibi oyuncuların yer aldığı Polar; Kanada yapımı bir film.
Müzik klipleri ile tanınan 53 yaşındaki İsveçli film yönetmeni Jonas Åkerlund sanki Amerikalı film yönetmeni Jerome Quentin Tarantino’dan fazlasıyla etkilenmiş.
Aksiyon ve dramı kuvvetli, biraz da grotesk havası olan filmin konusu şöyle:
Duncan Vizla (Mads Mikkelsen), dünyanın en iyi suikastçılarından biridir.
Emekli olmasına iki hafta kala son bir iş gelir.
Fakat bu iş, patronun ona tuzağıdır.
Patronu aynı zamanda genç suikastçılardan oluşan bir gruba, Duncan’ı öldürme emri verir.
Duncan emekliliğini gözlerden uzak bir kasabada yaşamak isterken, geçmişiyle hesaplaşma içine girer.
Hannibal dizisinden tanıdığımız Mads Mikkelsen izlemesi keyifli bir performans çıkarmış.
Mads Mikkelsen’ı, Duncan karakterinde izlerken, Clint Eastwood’un oyunculuğundan izler görüyoruz.
Sıkılmadan izleyebileceğiniz ve sürprizle biten bir film olmuş. Tavsiye ederim.
Haftanın Dizisi: The Passage
Dizi, Justin Cronin'in en çok satan epik üçlemesinin ilki olan The Passage romanından uyarlanmış.
Dizinin oyuncu kadrosu ise; Mark-Paul Gosselaar, BJ Britt, Vincent Piazza, Genesis Rodriguez, Brianne Howey, Jennifer Ferrin ve Saniyya Sidney’den oluşuyor.
20th Century Fox TV, 6th & Idaho ve Scott Free ortak yapımcılığında hazırlanan The Passage'ın yapımcı kadrosunda; Matt Reeves, Ridley Scott, David W. Zucker gibi önemli isimler yer alıyor.
Yine ABD’ye ait, yine gizli bir sağlık ekibi, yine dünyada insanları tehlike altına sokan, virüslerden kurtarmak için yine gizli deney çalışmaları yaparlar.
(hep öyledir ya bu tür dizileri)
Bu deneyleri idam mahkumları ve bir kız çocuğu üzerinde denemek isterler.
Deney, sinir hücre sayısı küçük yaşta daha fazla olduğu için, kız çocuğu üzerinde daha etkili olur.
Deney sonucunda denekler vampirleşir ama ölümcül virüslere karşı bağışıklıkları gelişir.
Sağlık ekibinin amacı; bu iki durumu kontrol altına alıp, dünyayı ölümcül virüslerden kurtarmaktır.
Fakat, işler karmaşık hale gelir.
Bu bilimsel deneyde, 10 yaşındaki kızın önemi büyüktür.
Ancak bu kızı, bir federal ajan korumak ister.
Kaçma-kovalama sahneleri, aksiyonu, gerilimi hayli güzel işlenmiş bir dizi olmuş.
Dizinin de kitabı gibi çok ses getireceğine inanıyorum.
Vampir hikayelerini sevenlere özellikle tavsiye ederim.
Herkese iyi seyirler, iyi haftalar.