Bir Kore draması olan “
My Fair Lady” den uyarlanan diziymiş. Ben orijinal yapımını izlemedim.
Kızım dizisinin başrollerinde Beren Gökyıldız, Buğra Gülsoy ve Leyla Lydia Tuğutlu yer alıyor.
Geçen kış sezonunda, Anne dizisinden tanıdığımız küçük yıldız Beren Gökyıldız, bu sefer başrolde.
İnsan ister istemez içinden “
ne yani çocuk dizisi mi izleyeceğim?” diyor.
Tamam geçen sene Beren Gökyıldız yeteneğiyle tüm gönülleri fethetmişti.
Buna rağmen bir çocuğun başrolde olması, hikayenin sırf onun üstüne kuruluyor olması, kafada soru işaretleri bırakmıyor değildi.
Kısacası bu düşüncelerle diziyi izlemeye başladım.
Fakat o da ne! Öykü diziyi sırtlamış götürüyor.
O mimikler, o tonlamalar, o bakışlar, o beden dili... sayarım da sayarım.
Böylesine doğuştan yetenek, insanın tüylerini ürpertiyor.
İzlerken yüz bin kere maşallah diyorsun.
Bir çok rol kesen, dümdüz oynayan, “
Seni seviyorum” cümlesini, “
Tuzluğu uzatır mısın?” sözüyle aynı tonda söyleyen oyunculara ders olarak izletirsin.
Dizinin genel hikayesine gelirsek;
Teyzesi tarafından büyütülen, 8 yaşındaki Öykü karakteri kendi işini kendi gören (çamaşır, bulaşık, yemek, ulaşım gibi vs.), akıllı, temiz , dürüst ve çalışkan bir kız çocuğudur.
Öykü bir gün okul çıkışı evine gelir.
Eve girince eşyaların gitmiş olduğunu fark eder. Teyzesi çekip gitmiş, Öykü’ye sadece bir not bırakmıştır.
Notta babasının kim olduğu ve adresi yazıyordur.
Öykü tıpış tıpış metroya biner, babasını bulmaya gider.
Öykü’nün babası Demir ise; dolandırıcı, serseri hayatı yaşayan, pasaklı, çocuklarla arası olmayan bir karakterdir.
Kısacası hayatları bir şekilde birleşen baba-kızın hikayesidir.
Baba ne ise, kızı onun tersidir.
Yani Öykü, babanın içinde olan iyiliğin sağ duyusudur.
Bir de veteriner abla vardır.
Candan karakteri.
Ailesinden ayrı yaşayan ama varlıklı bir aileden gelen, hayvanlara paralı, parasız bakan, iyilik meleği Candan abla.
Özetlersek üç ana karakterin yolları kesişir ve hikaye başlar.
Ha dizinin eleştirecek yanları yok mu? Var elbette.
Mesela 8 yaşındaki bir kız çocuğunun, okul çıkışı eve gelince, evi bomboş görmesi, sadece bir mektupla terk edilmesi, metro ve otobüsle oradan oraya tek başına yolculuk yapabilmesi, mantığa biraz ters düşüyor.
İster istemez kendi çocukluğunuzla ya da kendi çocuğunuzla mukayese ediyorsunuz.
Ama hikayenin örgüsü, karakterlerin inandırıcılığı nedense bu durumu bertaraf ediyor.
Kızım dizisi beni şaşırtmayı becerdi.
Uzun soluklu bir dizi olacağını düşünüyorum. Genel olarak televizyon seyirci kitlesi beğendi, reytingleri de başarılı geldi. Yolu açık olsun.
Haftanın Filmi: The Catcher Was a Spy- Tutucu Bir Casustu
Gerçek bir hikayeden uyarlanan filmin oyuncu kadrosunda; Paul Rudd, Jeff Daniels, Sienna Miller ve Paul Giamatti var.
İki üniversite mezunu,12 dil bilen, 15 yıl boyunca Chicago White Sox ve Washington Senators gibi takımlarda beyzbol oynamış Moe Berg’in hayatını canlandıran Paul Rudd, oyunculuğuyla ters köşe yapmayı başarmış.
Genellikle komedi filmlerinden hatırladığımız Paul Rudd’un, bu film için çok çalıştığı belli oluyor.
Filmin genel konusuna gelirsek:
2 Dünya Savaşı’nda, Almanlarla nükleer silah yarışında olan A.B.D, OSS ( C.I.A’ in o zamanki adı) adına Moe Berg’i casus olarak Almanya’ya gönderir.
Moe Berg’in görevi, Fizik Mühendisi Werner Heisenberg’i yakın takibe alarak, onun Almanlar için bir bomba yapıp yapmadığını öğrenmesidir.
Eğer Almanlar için çalışıyorsa, Werner Heisenberg’i öldürmesi gerekecektir.
Aynı zamanda Werner Heisenberg’in mesleki kariyerine de hayranlık duyan Moe Berg’in doğru karar vermesi gerekiyordur.
Heisenberg, Amerikalılar için düşman mıdır? Yoksa değil midir?
Film kendi içinde biraz ağır ilerliyor olsa da tarihi bir süreci anlattığı için ilgi çekici buldum. İzlemeye değer. Tavsiye ederim.
Haftanın Dizisi: American Horror Story Apocalypse 8. Sezon-2018
American Horror Story, Ryan Murphy ile Brad Falchuk tarafından yaratılan, Amerikan korku-drama dalında ve tüm dünyada popüler olan başarılı bir dizidir.
Hatta beşinci sezonunda Lady Gaga başrolde oynamıştır.
Her sezon başka hikayelerle, farklı tema ve farklı mekanlarıyla, aynı oyuncu takımıyla, farklı karakterle çekmeyi başarmışlardır.
8. Sezonunun ilk bölümü geçtiğimiz günlerde yayınlandı.
Oyuncu kadrosunda, yine Sarah Paulsen, Evan Peters, Kathy Bates, Emma Roberts ve Jessica Lange yer alıyor.
Dizinin bu sezon korku teması;
“Kıyamet”
Dünya, bir çok ülkeyi yok edecek kadar güçlü füzelere maruz kalan bir savaşın içindedir.
Amerika da yerle bir olacaktır ve insanların hepsi ölecektir.
O yüzden önemli olduğuna inanılan, yetenekli insanlar ve zengin bazı kişiler de hayatta kalabilmeleri için yer altında hazırlanan bir sığınakta saklı tutulurlar.
Fakat orada tutulan insanlar bu durumdan giderek şikayetçi olurlar.
Çünkü her şeyleri kısıtlıdır. Yemekten, giydikleri kıyafete kadar bir hücre hayatı gibidir.
Bir sürü yasakları vardır.
Hapis hayatı yaşayan bu insanları neler bekliyordur?
Ben de açıkçası merak ediyorum.
Henüz 8. sezonun ilk bölümü yayınlanan dizinin, ilerleyen bölümlerde, birinci sezonla, üçüncü sezonla bağlantı kurulacağı söyleniyor.
O yüzden, yeni başlayacak olanlara tüm sezonları izlemelerini tavsiye ederim.
Pişman olmayacaksınız çünkü bütün sezonları muhteşemdir.
American Horror Story: Her sezonunda, kostümleri, müzikleri ve yarattığı atmosferiyle muhteşem olmayı başaran efsane bir dizidir.
Korku sevenler kesinlikle kaçırmayın.
Herkese iyi haftalar.