Bu düşünceden yola çıkan hikayesiyle, Bir Annenin Günahı dizisi Cumartesi akşamları yayınlanıyor.
Üç bölümü de izledim.
Bir Annenin Günahı; yönetmeliğini Filiz Pakman'ın yaptığı, Ahmet Yurdakul'un ise senaryosunu kaleme aldığı, dram türündeki bu dizi, Filipinler yapımı olan A Mother's Guilt dizisinden uyarlanmış.
Dizinin oyuncu kadrosunda ise; Özge Özberk, Musa Uzunlar, Mert Yazıcıoğlu, Pamir Pekin, Simay Barlas ve Emre Kınay yer alıyor.
Hikaye, genelinde akıcılığını korusa da, malum, televizyon dizilerinin sürelerinin uzunluğundan, gereksiz uzatılmış sahneler varlığını gösteriyor.
Bu dizi 40 dakika, hadi vaz geçtim 1 saat olabilseydi, daha heyecanlı izlenebilirdi.
Özellikle, polislerin, Sadri'nin katilini arama süreci ve Suna'yla bağlantısı v.s. aksiyonu dolu dolu veren sahneler vardı.
Ve sanırım, bir yerli yapımda, ilk defa fantastik bir anlatıma rastlıyorum.
Musa Eroğlu, yani Sadri karakteri, öldükten sonra, hayalet olarak Suna'nın karşısına çıkıyor ve aralarındaki iletişim devam ediyor. Yani, bir karakter, öldükten sonra da diziden çıkmayıp, oynamaya devam ediyor.
Suna karakteri, aslında sanrısıyla (halüsinasyonuyla) konuşuyor.
Mert Yazıcıoğlu'nu, Netflix'de yayınlanan Aşk101 dizisinde ilk defa izlemiş ve oyunculuğunu çok beğenmiştim.
Oradaki doğallığını, bu dizide de korumuş.
Özge Özberk'in, fazlasıyla savruk ve ağlak oynamasını abartılı buldum.
Musa Eroğlu'nun, Sadri karakterinin ölümünden sonraki sanrı sahnelerindeki oyunu daha iyi, daha başarılı, daha canlı, daha ilgi çekiciydi.
Ama, John Travolta'nın, Micheal adlı filmde oynadığı melek karakteri gibi kostümlendirilmesi gözümden kaçmadı değil ki saçlarının uzunluğu bile sanki o havadaydı.
İzlemeyenler için çok da spoiler vermek istemiyorum.
Reyting sıralamasında ise, dizinin akıbeti pek parlak görünmüyor.
Şans vermek isterseniz Cumartesi akşamları Kanal D'de yayınlanıyor.