Başrolünde İsrailli aktris Shira Haas'ın rol aldığı dizinin diğer oyuncu kadrosunda ise; Amit Rahava, Jeff Wilbusch ve Alex Reid yer alıyor.
Dört bölümden oluşan bu mini dizinin hikayesi kısaca şöyle:
New York’ da, ultra-Ortodoks Yahudi bir toplumdan olan 19 yaşındaki Esther, (Esty) aynı toplumun bir parçası olan Yanky'yle (Amit Rahav) dini- ritüel bir törenle evlenir.
Ancak Esty, bu toplumun içinde büyümesine rağmen, maruz kaldığı baskı yüzünden ve kadın-erkek eşitsizliği içinde mutsuz olunca, Berlin’e kaçar.
Esty, Berlin'e gelince; bir yandan yeni bir laik yaşamın belirsiz umutlarını araştırmaya başlarken, bir yandan da cesur ve hırslı davranarak Berlin Müzik Konservatuarı'ndaki seçmelere girmek için mücadele eder.
Esty, bu yeni dünyasındaki cesur ve istikrarsız deneyimleri arasında bocalayıp kendini ararken, eşi Yanky ve eşinin kuzeni Moishe’de (Jeff Willbusch) onu tekrar geri döndürmek için peşine düşer.
Berlin Havaalanı’ndan çıktığı anda Esty, özgürlüğünün tasviri olarak “temiz bir nefes alma” sahnesinde hayatının artık daha iyi olacağını hayal etmektedir.
Berlin'e geldikten sonra Esty, korkmuş ve yalnız olsa da özgürlüğün farkını çabucak hissediyor.
Parlak renkler, farklı bir grup insan, açık alanlar.
Gün ışığı bile orada gözüne daha parlak görünüyor.
Esty’nin gözünden keşfettiklerine şahit oluyorsunuz.
Yeni dünyasını tanımaya çalışırken, geçmişine de paralel olarak yolculuk yapıyorsunuz.
Anna Winger ve Alexa Karolinski tarafından yaratılan "Unorthodox" ta, Esty'nin, itaatkar bir eş ve anne olmak yerine, bağımsız bir kişi olmak uğruna verdiği mücadeleyi anlatıyor.
Bazı sahnelerde Esty'nin yanaklarından düşen gözyaşları aslında patlayan sessiz bir öfkeyi tanımlıyor.
Bu hikayede ultra Ortodoks Yahudi dini, neşesiz, mutsuz geçecek olan bir ömür boyu hapis cezası gibi sunuluyor.
Gerçi her dinin aşırı olanı yani yobazlığı, aşağı yukarı aynı yaşantıyı, aynı kadın erkek ilişkisini öneriyor.
Bu filmde görüyoruz ki yobazın Yahudisi, Müslüman’ı, Hristiyan’ı yok.
Yobaz yobazdır ve ortak noktaları ilk önce kadını baskılamak, onu bir üreme makinesi ve kocasının bakıcısı olduğuna inandırmaktır.
Öyle ki; kadın bile aksini düşündüğünde kendinden utansın, aksini düşünen hemcinsini dışlasın.
Filme dönersek;saygılı olduğu kadar hassas bir dokunuşla, ancak yanısıra, bir gözlemci dille aynı dozda ezici duyguyla anlatılan melankolik bir hikayesi var.
Ayrıca Berlin şehri, hikayede geçmişin etkisi göz önüne alındığında "Unorthodox" ta güçlendirici bir rol oynuyor.
Bu olaylar içinde Holokost'tan kaynaklanan bir travma duygusu da anlatılıyor ve bu filmin hikayesinin kısaca dokunduğu ideolojilere de bir gerilim katıyor.
Ritüel ve topluluk kurallarının darbelerini aşmanın ne anlama geldiğini, düşünmek ve keşfetmek için mücadele eden bir kadının zihniyetini özellikle bizim toplumumuza tanıdık gelecek bir dille anlatıyor.
Hoş bir tasviri olan bu hikayeyi kesinlikle tavsiye ederim. Duygusal açıdan etkilenmemek mümkün değil.
İyi seyirler dilerim... #evdekal