Tatilde trafik kazaları

Tatil başlamadan önce yapılan açıklamalar, düzenlenen farkındalık uygulamaları oldukça yoğundu. 

Çocukların kırmızı düdük ile büyükleri ikaz ettiği bir etkinlikte uygulamaya konulmuştu. 

Her ne kadar başarılı olacağı benim aklıma yatmayan bir uygulama olsa da yine de bir gayret olarak değerlendirmek gerekir. 

Maalesef alınan tedbirler uygulamalar ve farkındalık programlarına rağmen oldukça yüksek sayıda kaza olmasına engel olunamamıştır ve başarısız olunmuştur. 

Demek ki tedavi yöntemlerimiz doğru değildir. Peki bu hastalığa yönelik tespitlerimiz doğru mudur? Bir de buna bakmak sonra tedavi yöntemlerimizi sorgulamak gerekir. 

Bir örnek vermek gerekirse trafik kazaların en önemli nedeni aşırı hız deniliyor. Bunu önlemek hiç de zor değil. Azerbaycan karayollarındaki teknolojik uygulamalara bakılırsa bile buna tedbir alınabileceği görülmektedir. 

Diğer taraftan bence Türkiye’deki trafik kazaların ana nedeni dikkat eksikliği ve uykusuzluk yani yorgunluk. Bu görüş doğruysa hastalığın teşhisinde bugüne kadar yanlışlık olmuş demektir. Yanlış teşhis de yanlış tedavi yöntemini uygulamaya konulması demektir. 

Bu sonuç da idarecilerin kendini sorgulamasını gerektirir. Nerede yanlış yapılıyor diye sorgulamak gerekir. 

Belki değişik fikirlere kapı açabilecek şoförler odası ve üniversitelerin de dahil edileceği paneller tartışma ve müzakereler yapılması gerekiyor. 

Ama her şeyden önce bu işin başında olan kişinin (İçişleri Bakanlığı ya da Emniyet Genel Müdürlüğü ilgili başkanlıkta bu konunun başında olan kişinin) ‘Ben 1 yıl içinde trafik kazalarını ve ölümleri Avrupa standartlarının altına çekerim’, ‘Bugünkü rakamları %80 altına indirecek tedbirler alınmasını sağlarım’ diyebilecek kendisine güvenen birini bulabilmek gerekir. 

Trafik kazalarını kaderimiz olarak kabul etmeyi bırakmalıyız.
OGÜNhaber