Demokratik yöntemlerin geçerli olduğu, yani sandıkla yönetimlerin belli olduğu ülkelerde iradenin millette olduğunu hiç bir zaman unutmamak gerekir. Millettin üzerinde hiç bir güç yoktur...
Millet dilediği yönetimleri iş başına getirir, dilediğinede yol verir. Onun için makam ve mevkii sahibi olduktan sonra sırtını millete dönenlerin kendi sonlarını iyi hesap etmeleri gerekmektedir. Gücünü koltuktan alan nice makamsızları tanıyoruz...
Siyasilerin en büyük handikapları bana göre güç zehirlenmesidir. Gücü kendi maharetleri gibi görerek, sanki ömür boyu seçildikleri koltuklara yapışık kalacaklarmış gibi millete sırtını dönen siyasilerin sayısı çok fazladır. Özellikle uzun süre görevde kalan yöneticilerin belli müddet sonra güç sarhoşluğuna kapılıp makamın esas sahibinin kendileri olmadığını unutmalarına karşılık milletin tokatı çok acı olduğunu söyleyebilirim...
Onun içindir ki..
Gücünü makamda alan, liderin gölgesine sığınan ve öz güven problemi yaşayan siyasi fügürlerin, tarih sayfalarında ancak figüran olarak kalacaklarını unutmamak gerekir. Esamesi okunmayan siyasi mezarlıkların Ülkesi olan Türkiye'de her dönemin bir gün son bulacağını iyice idrak etmek gerekir...
Kapısında kuyrukların dizildiği ve keyfi sefa içinde yaşayan öylesi siyasiler vardı ki. Bu gün sokakta geçseler selam verecek kimselerinin dahi olmadığını görüyoruz. Milletin içinde olan ve hiç bir zaman kapısını millete kapatmayan nice siyasiler vardırki işte onlarda ömür boyu milletin gönlünde kendilerine sunulan makamların keyfini sürmekteler...
Son bir söz "aldanma makama, saltanata seni yıkmaya bir oy yeter..."
Selam ve dua ile...