Malumunuz Osmanlı bir cihan devleti ve hilafetin de sancaktarıydı. Osmanlı 600 yıl dünyaya hükmetmiş ve bütün dünya Müslümanlarının bir arada kalmasını sağlayan garantör devlet özelliğinin yanında, dünyada var olan, Habil ile Kabil kardeşlerin hadisesi sonucu başlayan Hak ve Batıl mücadelesinin Hak tarafıydı. Osmanlı, gayri Müslim ve Batıl tarafının da korkulu rüyasıydı.
Aslında Osmanlı'nın gücünün bir sırrı daha vardı o da hilafetin Osmanlı'da olmasıydı. Çünkü Tüm dünya Müslümanlarını bir arada tutan yegane sebep İslam Halifesiydi.
Osmanlı'nın son demlerini, 600 yıllık koca İmparatorluğun 6 senede yıkılmasının ana nedenlerini birazcık irdelemek istiyorum. Bilindiği üzere İttihat ve Terakki diye bir cemiyet vardı. Bu cemiyet Osmanlı'nın yıkılmasında çok büyük rol almıştı. Bu cemiyetin öncülerinden Osmanlı'nın Güney Cephesi Başkomutanı Cemal Paşa ile İngilizler arasındaki yakınlığa dikkatleri çekmek, Osmanlı ile Arapların arasının neden açıldığını birazcık gözler önüne sermek istiyorum.
Cemal Paşa, İngilizlerin isteği ile Şam' da İslam alimlerinin genç kızlarını saraya toplatmış ve kızlara zorla içki içirilmiş, akabinde de bu kızlar tacize uğratılmış iddiası gündeme düşmüş ve bu yüz kızartıcı olay Arap dünyasında hızla yayılmıştır.
Bunun üzerine Osmanlı'nın bozulduğuna kanaat getiren Araplar, Osmanlı'ya düşman olmuş ve özellikle de Hicaz’da Şerif Hüseyin’de hakikati bilmeden Osmanlı'ya karşı İngilizlerle birlik olmuştur.
İngilizler böylece içimizdeki hainler ile birlik olup Arapları Osmanlı'ya düşman etmeyi başarmış ve sahip olmak istedikleri petrol sahası emeline ulaşmışlardı. İngilizlerin bir diğer emeli de Hindistan'a etki etmek ve kontrolleri altına almaktı. Onun için de onlar için engel teşkil eden Hindistan Müslümanlarının kayıtsız şartsız hilafete tabi olmaları ve İslam Halifesine bağlığı dini vecibe olarak görmeleri engelini de hilafeti kaldırarak sağlayıp Hindistan'a da sahip olmaktı.
İngilizlerin bu 2 emeline ulaşması için içeriden satın aldıkları iş birlikçileri çok iyi iş çıkarmış ve İngilizlere istedikleri ortamı sağlamışlardı. Bu işin öncüleri olarak bilinen İttihat ve Terakki’nin baş aktörleri Cemal Paşa, Mithat Paşa ve "dinim kinimdir" diyen Ispartalı Hüseyin Avni Paşa'nın Osmanlı’nın kuyusunu nasıl kazdıkları ve İngilizlerle olan ilişkilerinin de iyi araştırılması gerektiğinin altını da kalın çizgilerle çizerek vurgulamak istiyorum. Dedeleri Jön Türker olan bunlar ayrıca CHP'nin de fikir babası ve ana akımıdır.
Osmanlı’nın yıkılması sonucunda İngilizlerin başını çektikleri Avrupalılar yeni kurulacak devlete bir şartla rıza göstermiştir. O şart ise en geç 4 yıl içerisinde hilafetin kaldırılması şartıydı. İşte bu şartın karşılığı olarak 1924 yılında Hilafet kaldırılmış oldu. Artık Müslümanlar başsız ve korumasız kalmıştı. Avrupalılar, İslam coğrafyasında istedikleri gibi at koşturmaya başlamış, siyasi dengeyi kendileri oluşturup, istedikleri yönetimleri de başa getiriyorlardı. Bunun sayısız örneklerini Arap dünyasını yöneten zalim yöneticilerden görebiliriz.
Hilafetin kaldırılması ile Hindistan emeline de ulaşan İngilizler dünyadaki güçlerine de güç katmıştır. Yine O dönem bir ümit Anadolu’daki ayaklanmaya umut bağlayan Hindistan Müslümanları, ayaklanmaya destek için tonlarca altın göndermiş ve bu altınlara da CHP zihniyeti el koymuştur. Hatta bu altınların bir kısmıyla da malum İş Bankası kurulmuştur.
İttihat ve Terakki Cemiyeti ile CHP arasındaki organik bağa dikkatleri çekerken bu günkü CHP kafasının hala aynı kafa olduğu görüşümü de paylaşmak isterim. Günümüzde de her Türkiye’nin atılıma geçmesiyle CHP'nin engel olmak için nasıl efor sarf ettiğine de ayrıca dikkatleri çekmek istiyorum. Türkiye’yi Avrupa’ya şikâyet etmek ve her seferinde özellikle çalışan, proje üreten yönetimlere hasmane tavrını ortaya koyan CHP yine aynı bildik CHP’dir.
Aslında söylenmesi gereken o kadar çok söz var ki. Dününü bilmeyenin geleceğine yön veremeyeceğini de iyi kavramak gerektiğini ayrıca belirtmek istiyorum.
Son bir söz; "Her ne olursa olsun, Hak gelecek ve İnşallah batıl zail olacak.”
Selam ve dua ile