Referandum sonuçları sonrası..

12 Eylül 2010 günü yapılan referandumda evet oyları  % 58, hayır oyları % 42 olarak sonuçlandı. Bu sonuçlara göre Türkiye önemli bir dönemeci aştı,demokrasinin önü açıldı diyenlere iştirak etmemiz mümkün değil, bilakis Türkiyenin bu referandum sonucuna göre tehlikeli bir yola girdiği kesindir. Bu yol temenni ederim ki, Türkiye'yi Yugoslavya'da 1989 ve 1990 yıllarında yapılan referandum sonrası 5 parçaya ayrılan Yugoslavya'nın durumuna getirmez.
 
Referandumda evet çıkmasının başlıca nedenleri;
 
1-Devletin tüm organlarının siyasallaştırılarak bu referandumda AKP adına siyasi yan kuruluş gibi çalışmaları ve çalıştırılmaları

2-
Türkiyede mevcut tüm dini cemaatlerin başta Fetullah'çılar olmak üzere topyekün birebir vatandaşa ulaşma ve ikna etme çalışmaları

3-
Fakir ve güçsüz vatandaşlara yardım yapılması

4-
Hayır vermeye temayüllü bölgelerde fakir vatandaşlara evet vermezlerse yeşil kartlarının iptal edileceği şantajının yapılması

5-
Basının yandaş olanlarının dışında diğerlerininde korkutularak desteklerinin evet yönünde propagandalara çekilmesi ve basının  tamamına yakınının AKP ye açık destek vermesi,

6-Dinin siyasete alet edilmesi ve referandum propagandalarının mübarek ramazan ayına denk gelmesi nedeniyle Guiness rekorlar kitabına girecek kadar kalabalık binlerce insana illerde iftar yemekleri verilmesi ve bu yemeklerde AKP adına "evet" propagandası yapılması

7-
Dünya da pek çok ülkenin seçimlerinde kullanmayı reddettiği sabıkalı bir bilgisayar firmasının yazılımının kullanılması ve bu yazılımın özellikle birleştirme tutanaklarında hile yapması olasılığı,

8-
26 maddelik anayasa paketinin 24 maddesinin halkın sorunlarına sözde çözüm getirecekmiş gibi paketin içine konulması,halkın bir kısmının bu maddelerden birine takılıp kendi çıkarına uygun bularak oy kullanmaları, büyük bir bölümünün ise kafası karışarak genel propagandada ağır basan evet propagandasına uyup oyunu "evet" yönünde kullanmaları,
 
Referandumda "evet" çıkmasının ana nedenleridir.
 
Bütün bu baskı, beyin yıkama, şantaj, rüşvet gibi etik dışı propagandalara rağmen elde edilen % 42'lik sonuç yinede önemlidir ve Türkiye'nin geleceği açısından bir teminattır.
 
Ayrıca tüm ülkede referandumda oy kullanma oranı %77 olup bu oran düşük bir oy kullanma oranıdır. Evet ve hayır oylarını % 77 ye göre oranlarsak evet % 43, hayır % 34 dür. Kullanılmayan oy oranı ise % 23 dür. Bu % 23'ün % 13'ü konuyla ilgisiz vatandaş ise,geri kalanı BDP nin boykot çağrısına uyan batı ve doğudaki kürt vatandaşlardır. Yani evet ve hayır sadece 2 kutuplu bir sonuç değildir, boykotçular küçükte olsa bir üçüncü kutup olarak ortaya çıkmıştır.
 
Referandumda demokrasi vaatleri yapan AKP referandum sonrası HSYK ya yeni girecek hakimlerin seçiminde taraf olmuş ve el altından anahtar bir liste çıkartarak kendi siyasi düşüncelerinde olan hakimlerin ve savcıların HSYK ya girmesini sağlamıştır.
 
Dünyanın hiç bir demokratik ülkesinde görülmeyen baskı altında bir seçim yapılmıştır. Bu seçimin sonuçlarında siyasi taraf olan Adalet Bakanlığında görevli 3 hakim daha HSYK ya girmiştir. Zaten mevcut yapının içinde Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı varken, yine Adalet Bakanlığından 3 bürokrat daha HSYK nın içine sokularak HSYK nın yapısı siyasallaştırılmıştır.
 
Yani yürütme ve yasamanın ardından yargıda böylece AKP nin erk'i altına girmiştir.
 
Referandum da AKP ye destek vererek, verdiği desteğin karşılığını almak isteyen bazı cemaatlerin lideri durumundaki kişilerin ağızları açılmış ve bu kişiler işin dozunu arttırarak Cumhuriyete ve Kemal Atatürk'e hakaret eder duruma gelmişlerdir.
 
Geçtiğimiz hafta bir TV kanalında boy gösteren sapkın aczimendi lideri Müslüm Gündüz'ün Cumhuriyet ve Kemalizm ile söylediği sözler endişe verici ve hatta ürperticidir. Artık bu gibi Cumhuriyet düşmanları ile bölücü terör mensupları yazılı ve görsel basında her gün arz-ı endam etmektedir.
 
Maalesef, Cumhuriyetimizi yıkmaya çalışan bu gibi densiz ve vatan haini kişiler hakkında Cumhuriyet Savcılarımızın soruşturma açmaması düşündürücüdür.
 
İster istemez bağımsız Türk yargısı siyasallaştımı sorusu aklımıza gelmektedir.
 
Cumhuriyetimizin  87.yılına maalesef coşku ile değil, kuşku ile giriyoruz.
 
Ancak, bu kuşkuyu yok edecek olan güç Türk Milletinin asil kanında mevcuttur.
Cumhuriyeti kuran bu yüce Millet yeniden Cumhuriyetimize sahip çıkacaktır.
 
Bu duygular içinde Cumhuriyet Bayramınızı en içten duygularımla kutluyorum.
 
Nur içinde yat Kemal Atatürk, "Ne mutlu Türküm diyene"
 

OGÜNhaber