Kürkçe sözlü propaganda sorunu yine meclisin gece mesaisi yapan vekilleri tarafından açıldı. Saat gece 02:00 ele alınan teklife itiraz eden MHP ve CHP’nin itirazları da kabul edilmedi. AKP grubunda ele alınan önergenin kabulü Türkçe dışında yerel lehçe ile seçim propagandası konuşması yapmak, yasak olmak dan çıkarıldı. AKP her zamanki sümen altından hazırladığı kararları, hesapsızca ve sorgusuzca jet hızıyla ile çıkardı. Oysa diğer zamanlar da meclis de görmeyi arzuladığımız milletvekilleri meğer gece mesaisi yapıyorlarmış haberimiz yokmuş.
Hal böyleyken nereye gittiğimizi bilmeden yaşıyoruz. Diğer taraftan da kurumları birbirine kırdırmaya çalışıyorlar farkında bile değiliz. Yargı ile Ordu'nun karşı karşıya gelmesi Türkiye’nin güvenliğinin tehlike altında olmasının göstergesidir.
Maalesef ki Türkiye ye yapılabilicek en büyük kötülükler yapılmaya devam ediyor. Kendi ülkesinin güvenliğine zarar veren bir ülkenin diaspora’sından bakıldığında ne kadar memnuniyet verici olduğunu,
BDP'den bakıldığında zafer, çığlıkları atıldığını,
ABD'den bakıldığında bıyık altı gülümsemeleri, İsrail'den bakıldığında ‘budur’ işaretlerinin yapıldığını görmemek, vatan ihanet olur….. vatanı gözden çıkarmak olur…
TSK ya vurulan darbe birilerine pirim vermekten başka bir şey değildir. Tekel işçilerinin haftalardır süren perişanlığına, göz yummanın sadece bir sebebi olabilir "işte biz bu kadar istikrarlıyız….uğruna vatandaşımızı bile gözden çıkarabiliriz" den başka ne olabilir ki?
Yargıç Oktay Kurban tarafından "haklarında kuvvetli suç şüphesi" olmadığı kararıyla 1 Nisan da tahliye edilen subaylar , içlerinde Çetin Doğan paşa dahil 21 kişi , savcıların itirazının kabul edilmesi ile 3 gün sonra yeniden tutuklanıyor.
Yazık...yazık ki ne yazık.
Anayasa mahkemesi başkanı Haşim Kılıç bile isyan etmiş "yargı kararı olmadan suçlu ilan edilen insanların onurları yok edilmektedir. Bu bir insanlık suçudur. Yasaları uygulama aşamasındaki özensizlikler insanların şerefi üzerinde onarılması güç yaralar açmaktadır. Yok edilen insanlık onurunun doğurduğu öfke, demokrasiden ve hukuk devletinden intikam alma duygusuna dönüşmeden gerekli olan her türlü düzenleme acilen yapılmalıdır" dedi.
Dedi ama iktidarın tepkisini çekiverdi.
Şimdi Anayasa mahkemesinin de sesini keserseniz, korkutursanız, sindirirseniz, biz kime güveneceğiz? Allahtan başka güvenecek bir şey bırakmayan AKP ye kim dur diyecek.
Durumumuzun vahametini anlamakta geç kalmıyormuyuz? İktidarın ağızlarından ateşler çıkararak saldırıya geçtikleri bu durumun sonunun ne olacağı düşünememesi ve "sadece güç gösterisini" ispat ederken ülkenin elden gittiğini görememesi gerçekten içler acısı bir durumdur. Allah sonumuz hayır eyleye…