Tuzak büyük oyun sinsi

Özellikle Z kuşağı olarak tabir edilen, birtakım siyasilerce bir harfe indirgenen gençlerimizin bu satırları dikkatle ve maksadı üzere anlamalarını temenni ederek okumalarını rica ediyorum.

Epey zamandır, birtakım çevreler, gençlerimizin akıllarını, hiç de iyi niyetli olmaksızın, tehlikeli birtakım fikirler, yalan, yanlış, hatta absürt söylemler ile bulandırmakta, cennet vatanımızı kötülemekte ve bir Avrupa sevdası zerk etmekteler.

Konuşulan, paylaşılan şeyleri gördükçe, çıldırmamak elde değil.
Hem bu saçmalıkları yayanlara öfkelenmemek, ancak bunlara inananlara da hayret etmemek işten bile değil gerçekten!

Efendim neymiş:
Avrupa'da üç gün çalışan bir iPhone alabiliyor, bir ay çalışan bir araba alabiliyor, bir sene çalışan, ev alabiliyormuş!!!

Vay efendim vay.
Saçmalığa bakın lütfen.

Neymiş asgari ücret on bin TL imiş!
Gerçek şu ki, çoğu insanlar ayda bin EURO'nun altında bir maaş alabiliyor ve geçinmek için ise sosyal yardımlara başvurmak durumunda kalıyorlar.

O da yetmeyince, mesela Almanya'da tüm şişelerin depozitolu olduğu için, bunları çöp kutularından çıkarıp, geçinmeye çalışıyorlar!

Özellikle de emekli olanların nerdeyse başka şansları yok!

Almanya'da iyi kötü geçinebilmeniz için, en azından aylık 2000 Euro gelirinizin olması şart.

O parayı da ancak meslek sahibi kişilere verirler.
Vasıfsız düz işçiye bu para ödenmez.

Anlatılan tüm hikayeler masal.

Çünkü aldığınız parayı TL'ye çevirip çok gösteren çakallar, giderler hakkında nedense tek kelime etmiyorlar.

Yani on bin TL maaş alacaksanız, sekiz bin TL de kira vereceksiniz!

Lütfen bu ucuz oyunlara kanmayın, kimse parayı sokaktan toplamıyor.

Para ağır şartlarda ve ağır işlerle kazanılıyor ve en ufak hatanızda da, kendinizi kapı dışında buluyorsunuz.

Ancak tüm bunların neden ortaya atıldığını, özellikle de CHP Genel Başkanı tarafından, sürekli yoksulluk propagandası yapılmasının sebebi var tabii!
Jenerasyon kontratı çöktü Avrupa'da!

Bu kontrat, kaç çalışanın, kaç emekliyi geçindireceğini belirliyordu.

Altmışlı yılların başında, bu kontrat, yani model yapıldığı zaman, Almanya'da beş çalışan, bir emekliyi geçindiriyordu.

Emekli maaşları yeterliydi ve sıkıntı yoktu.

Ancak Alman milleti, ancak Avrupa'nın genelinde, insanlar çocuk yapmaya ne vakit bulabildi ne de canları istedi.

Son on, yirmi yıldır da artan eşcinsellik, cinsiyetsizlik gibi çarpık ve sapkın yaşam modelleri de ayyuka çıkınca, doğumlar düştü, çok düştü.

Mesela Almanya'da tek kişilik bekar olarak yaşayanların sayısı, evli ve çocuklu olan ailelerin sayısını geçti.

Böylelikle bu jenerasyon kontratı da zayıfladı, çünkü yaşlı nüfus çoğaldı, genç nüfus azaldı, azalıyor.

Şu an üç çalışan bir emekliye bakıyor.

Emekli maaşları tatmin edici değil, insanlar geçinemiyor.

Çocuk fakirliği hiç olmadığı kadar yüksek ve tek başına çocuk büyütenlerin sayısı, yani sosyal yardım alanların sayısı da gittikçe artıyor.

Sevgili gençler, Avrupa sizi, yaşlılarının emekliliklerini finanse edebilesiniz diye, sinsice kendine çekmeye çalışıyor.

Mültecilerin içinden, iyi tahsil görmüş ve meslek sahibi olanları seçip, diğerlerini geri gönderdikleri gibi.

Elbette istedikleri kendinizi asimile etmeniz.

Aksi taktirde, en geç yirmi sene sonra, sosyal sistemleri yerle yeksan olacak.

Gençler, tüm ülkelerin en önemli hazineleridir.
Avrupa'da gittikçe azalan bu hazinenin yerini, altmışlı yıllarda olduğu gibi, ülkemizin gençleri ile telafi etme peşinde.

Sevgili gençlere soruyorum:

Sizlerin aklına bunları sokanlar neden Avrupa'da yaşamıyor?
Mademki orada her şey daha iyi, onlar neden burada?

Çünkü çok iyi biliyorlar ki, ülkemizdeki hayatı, orada asla yaşayamazlar.
Türkiye de kanunlar çerçevesi içindeki özgürlük, dünyanın hiçbir ülkesinde yok.

Onlar, boğaza nazır rezidanslarda, malikanelerde, günlerini gün edip, Avrupa'dan aldıkları fonları bir güzel ezerken, sizleri vatanınızdan koparıp, elin oğlunun yapmadığı işlerine koşturmaya çanak tutuyorlar.
Ve asla romantik duygulara kapılmayın!

Burada yüzünüzü asarak beğenmediğiniz garsonluğu, Avrupa'da mumla ararsınız da bulamazsınız.

Şansınız varsa, inşaatlarda taş taşır ya da marketlerde hammalık yaparsınız.

Bırakın her akşam bir kafede arkadaşlarınız ile oturmayı, iki ayda bir dışarı çıkabilirseniz, mutluluktan uçarsınız.

Avrupa'nın gerçekleri bunlar.

Ve bu satırları, ömrünün önemli bir bölümünü Avrupa'da yaşamış biri olarak, Almanları da Avrupalıyı da iyi tanıyan biri olarak yazıyorum.

Yani hariçten gazel okumuyorum.

Halen Avrupa'nın muhtelif ülkelerinde yaşayan ve Türkiye'ye dönebilme hayalleri olan biriyim ve gün aşırı tüm Avrupa medyasını takip ediyorum.

Sevgili gençler, Avrupa'nın size verebileceği tek şey elem ve keder, ancak sizden alacağı çok şey vardır!

Bu vesile ile karşınıza "demokrat amca" kisvesi ile çıkan şahıs ve şahıslara da itibar etmeyiniz.

Zira AK Partisi, vakti ile seçme ve seçilme yaşını 18'e indirdiğinde, "ülkeyi çoluk çocuk mu yönetecek" diye velveleye veren işte bu "demokrat amca" idi.

Kanunun iptali için AYM'ye koşan da şimdi size gaz veren CHP idi.

Siyasette gençlere önem veren, siyasete gençlik kollarından başlayan Sayın Cumhurbaşkanından başkası değildir.

Tuzak büyük, oyun sinsi.

Ancak benim milletimin pırıl, pırıl gençleri bu oyunu bozar!


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
OGÜNhaber