TUSAŞ saldırısı neydi, ne değildi

Evvela, bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyor, şehidlerimize Allahtan Rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Bu ülke 40 küsür yıldır, bu PKK illeti ile uğraşıyor, sonuna kadar da uğraşacaktır, sonuna kadar!
Bu ülkeyi halen terör ile tehdit edebileceğini, ayar verebileceğini düşünen her kim olursa olsun, gaflettedir, çünkü bu ülke, tehditlere kulak asmaz, asmadı, asmayacak.

Gelelim bu menfur saldırının analizine.

Bir terör saldırısının nihai hedefi en az imkanlar ile masraf ve zahmet ile maksimum zarar verip, toplumda infial uyandırıp kaos yapmaktır, korku ve endişe zerk ederek insanların hali ruhiyesine hulul etmektir.

Peki bu saldırı ne else etti?
Toplum korktu mu?
TUSAŞ çalışanları korktu, sindi mi?
Kaos yaşandı mı?

Evet, belki içimizde olup da bizden olmayan medyatikler, sözüm ona siyasiler, bunları elde etmek için ellerinden geleni yapmış olsalar da, olanlar bambaşka.

Millet öfkelendi, Millet bilendi, Millet kenetlendi!
TUSAŞ çalışanları daha da hırslandı!
Saldırının kendisi, acizlik ve gerizekalılık abidesi.

Kimse yanlış anlamasın, yiten her can kıymetli, bir damla kan bile dünyaya bedeldir.
Ben taktiksel olarak, olayı objektif analiz etme çabasındayım.

Birincisi, TUSAŞ kampüsü gibi yüksek güvenlikli bir yerde, nihai hedefe ulaşmanın imkansız olduğunun malum olması gerekir.
Buna rağmen bir saldırı yapılıyor ise bu gerizekalılıktır, aciziyet göstergesidir.
Verilmek istenen bir mesaj olsa bile, bu mesaj kesinlikle yerini bulmamış, saldırı beyhude icra edilmiştir.

Saldırganların hal, hareket ve davranışlarının, PKK terör kamplarında bir kaç haftada herkese öğretilebilen temel bilgilerdir.
Türk devleti bu koçero bozuntuları ile 40 küsür yıldır uğraşmaktadır, yurtiçinde de kayda değer bir esamelerini bırakmamıştır.

Yani Türk askeri, gerilla savaşını kazanmış dünyanın yegane düzenli ordusudur!

Bu yüzden, bir kaç fotoğraf karesinden yola çıkarak, kendilerini patlatan iki mayın eşeğine çok da fazla ehemmiyet yüklememek gerekir.
Askeri becerisi, eğitimi olan hemen herkes bunları bu şeklide doğrulayacaktır.

Bu saldırı kimilerinin ima ettiği gibi bir istihbarat zaafı değildir.

Ülkemiz demokratik bir hukuk devletidir.
Her beş metrede bir kontrol noktaları yoktur.
Eğer her şeyden haber olmak isterseniz, ülkeyi kameralar ile donatır, evlerin içine bile döşer, en ufak bir konuda, sokaklarda hazır bekletilen müdahale timlerini yollarsanız.
Eh bunun adına da diktatörlük derler.

Ülkemizin coğrafyası da malumdur, seyahat edebilme imkanları da.
Yani %100 bir güvenlik, bir koruma sadece ve de üstelik kötü bir ütopyadır ve uygulaması imkansızdır.
Ne demek istediğimi anlamak isteyenler eski SSCB ve Varşova paktı ülkelerinin geçmişine bir baksınlar, özellikle de Doğu Almanya’da hüküm süren STASİ yi bir incelesinler.

Mesaj mı verilmek istendi, istendi ise neye, niçin.

Bu saldırının Sayın Bahçelinin konuşmasının ertesi gününe denk gelmesi, Sayın Cumhurbaşkanının Kazan’da olduğu güne denk gelmesi, bazı şeyleri çağrıştırıyor elbette.
Ancak başka konular da var.
Mesela Suudi Arabistan askeri heyetinin 100 adet Kaan uçağı siparişi için prensipte anlaşmaya vardığı.
Sayın Cumhurbaşkanının, kararlıkla Filistin halkına desteğini sürdürmesi, Lübnan’a ufak çaplı askeri çıkartma yapması ve İsrail’i ileri gittiği halde, kendilerini nelerin beklediği hakkında uyarması.
Türkiye’nin İHA/Siha pazarının %65 ine hakim olması.
Afrika da artık başat aktör olması...
Daha neler, neler.
Peki sizce, Türk devleti, bunların herhangi birinden geri adım atar mı, atacak mı?

Elbette ki hayır!

Tam tersine daha büyük bir kararlıkla hedeflerinin üstüne gidecektir.

Son günlerde, saldırı sonrası, hükümet tarafından olsun, bizzat Sayın  Erdoğan tarafından olsun, yapılan tüm açıklamaların bence kısa özeti şudur:

  • Türk devleti her şeyin farkında.
  • Kimin ne yapmak istediğinin farkında.
  • Kimin kimlerle olduğunun farkında.

Asıl, bunda sonra olacakları sükûnet içinde izlemenizi tavsiye ederim.
Hele de geberen madrabaz Pensylvanya haini sonrası çözülmeye başlayan örgüt, birbirini gammazlamaya başlayanları seyredin.

Bir anda bozulan siyasi dengeleri, planları izleyin.
Şiddetini arttırarak devam eden Gürz operasyonlarını izleyin.

Kuzey Irak ve Suriye de olup bitenleri, olacakları izleyin.

Yurtiçinde olacaklara dikkat kesilin.



Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam

OGÜNhaber