Samimi olun!

Bugün gelinen noktalara kolay gelinmedi. Çok cefalar, çok çileler çekildi. Vefa ile, inanç ile, şuur ile alındı bu mesafeler.

Daha, fazla değil, 20 yıl evvel, bir Belediye Başkanı, bir Milletvekili çıktığı zaman bu davanın içinden, seçimlerin galibi gibi sevinilirdi. Bayram havası eserdi. Unuttunuz mu?

25 yıl önce, bugünleri, yani devletin başı, hükümet, tek başına iktidar olup, sistemi, anayasayı değiştirebileceğimizi anlatsaydık, o zamanın koca koca dava adamları kahkaha ile gülerdi. Ehilleri değil de, diğerleri gülerdi!

Peki Ya şimdi ne oldu? 
15 senelik iktidar süreci neleri değiştirdi de, emre itaatsizlik, samimiyetsizlik ortaya çıktı? 
Ne oldu da, gurur, kibir, makam, koltuk hırsı sizleri zehirledi? Mücahidler müteahhit oldu? Akçe hırsı, dava şuurunu yendi?

Ne oldu da, “halka hizmet, hakka hizmettir” kayboldu? Yerini, kendini bizzat devlet sanan zabıtalara, huzuruna 4 kapıdan ancak ulaşılan müdürlere, sürekli “kurum dışı”, “toplantıda”, “yurt dışında” olan Belediye Başkanlarına, Milletvekillerine bıraktı? 

Ne oldu da, İlçe Başkanlarına bile, 10 kişiyi araya koymadan “randevu” dahi alınamaz oldu? 
Ne oldu da, bizim içimizden gelenler, bizim çalışmalarımızla seçilenler, seçimlerden seçimlere görünür oldu? 
Ne oldu da DAVA şuuru yok oldu?

Peki şimdi, bu davanın başındaki ADAM, tüm bunları, yine kırıcı olmamak için, “metal yorgunluğu”  gibi çok hafif bir tabir ile sizleri oturttuğu koltuktan, "kalkın!" dediğinde, siz niçin, bir anda ve hep beraber zıpkın gibi kalkmadınız da, hiç üstünüze dahi almadan, yüzsüzce kendinizce kafa tutuyorsunuz? 
Elin üç kuruşluklarına, siyasi malzeme veriyorsunuz? 
Bu Aziz davaya zarar veriyorsunuz!

Halbuki, adam gibi gereğini yapıp dik dursaydınız, bu millet size başka bir göz ile bakacak; “vay be, dava adamı böyle olur” diyeceklerdi. Önümüzdeki dönemlerde ise, sizin konumunuz bambaşka olacaktı.

Ancak siz, yani metal yorgunları, halen inat ile koltuk sevdası ile hareket ediyor ve koca bir davayı töhmet altında bırakıyorsunuz. Samimi çalışanlara da, işinin ehli olanlara da, beceriksizliğinizi, liyakatsızlığınızı bulaştırıyorsunuz!

Evet, siz samimi değilsiniz! Bu sizi bağlar eyvallah, ancak bu samimiyetsizliğinizi koca bir davaya mal etmeye hakkınız yok! 

Açık konuşalım:
Herşeyinizi borçlu olduğunuz adama karşı bile samimi, dürüst değilsiniz. “Ben seçildim, benim de bir getirim var” diye ortaya çıkanlara bir bakın. Hepsi siyasi mevta olmadı mı?
Bu millet sizin şahsınıza değil, bu davaya, sonra da liderine oy veriyor! Siz daha bunu idrak edemediniz galiba. 

Şunu bilin ki, bu millet sizi affetmez! Bu dava sizi affetmez! 

Tekrar edelim; Bu davanın kendi azizdir. Hiç kimse bu davayı azizleştirmez. Samimiyet ile girenin kendi azizleşir! 

Ancak burada CHP ye değinmeden de edemeyeceğim. AK Partisinin kendi içinde başlattığı kan tazelemesini, “halkın iradesine saygısızlık” olarak görmek, inanın ki, en son sizin haddinize kalmıştır! 

Siz evvela, rezil, rüsva Belediye hizmetlerinizin noktasını dahi vermekten aciz, yolsuzluklar içinde boğulan, kadrolaşma hırsı içinde kaybolmuş Belediyelerinize bir düzen verin. Edirne’den başlayarak, tüm sahil şeritlerinde ki mahrumiyet bölgeleri haline gelmiş şehirlere bir bakın. Yüzünüz varsa utanın, ondan sonra, AK Partisinin yenileşme çabalarına geliriz! 

Ha biz kendi içimizdekileri eleştiririz, çünkü koyun sürüsü değiliz. Haksızlığa elbette ki söyleyecek iki çift lafımız vardır. Olacaktır da. Lakin bizim hane de haylaz olanlar, sizin hanelerin rüyalarının dahi erişemeyeceği hizmetlere imza atmıştır. İsterseniz bunu unutmayın.

Siz evvela başta FETÖ ve PKK olmak üzere, derin duygular beslediğiniz Terör örgütler ile sevişmeyi bir kenara koyun, yerli ve milli olmayı öğrenin ki, biz sizi kaale alalım! Hanenizde bu eksiler dururken, bizim artılarımızı eleştirmek sizin haddinize kalmamış! 

Samimi olun!

Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve Dua ile Vesselam
OGÜNhaber