Bu ülkede, hiç kimsenin, hiç kimseye küfretme, şiddet kullanmaya hakkı yokken, polise sözlü, fiili saldırılınca bu kanunlar askıya mı alınıyor?
Polisimiz şamar oğlanı mı, bu ülkenin namusunu bekleyen, asayişini sağlayan, gerektiğinde gözünü dahi kırpmadan şehid olan kolluk gücü mü?
İçişleri bürokrasisi, siyaset, polisinin ardında durmazsa, görevini hakkı ile yapmasını nasıl bekleyebilir ki?
Olay basit, kendi deyimi ile serseri (Twitter arka plan resmi), yaptığı paylaşımları izlendiğinde, bir bayan, maske takmadığı için ona cezai işlem yapan iki polis memuruna ağır küfürler ediyor, kimlik ibraz etmiyor.
Bunun üzerine gözaltı işlemi protokolüne geçen polislere bir de fiziki olarak mukavemet gösteriyor.
Videoları defalarca izledim, memur beylerin tek bir yanlışını göremedim.
Ki özümde hukukçuyum ben.
Hatta, yapılanların karşısında aslında çok da itidalli davrandı iki memur.
Açığa alınacak hiçbir şey yok.
Ha var, Kadıköy marjinallerinin organize olmuş sosyal medya üzerinden çığ misali büyüyen "tepkileri" var.
Bu olayın, üç bayan tarafından kurgulandığı o kadar belli ki…
İşte tehlike de tam da bu:
Birileri ısrar ile ülkemizde bir George Floyd olayı çıkartma peşinde.
Virüs kısıtlamaları zamanında da denenmişti, şimdi de deneniyor.
Ve sadece ülkemizde değil, dünyanın pek çok ülkesinde bu deneniyor.
Salt Almanya'da bu tip olaylar, bir hafta içinde üç kez yaşandı.
Belçika'da Danimarka'da Fransa'da… bu tip olaylar yani polisin aşırı güç kullandığını tetikleyen olaylar sergileniyor.
Ne hikmetse, her "olayda" beş ayrı çatıdan kayda geçen cep telefonları var!
Neyse gelelim ülkemize.
Bizim polisimiz, başka ülkelerin polisine benzemez.
Evet, suçluya karşı, hele de adi suçluya karşı, sert ve tavizsizdir.
Asli görevi de budur zaten.
Ancak bizim polisimiz, merhametlidir de yardımseverdir de hatta kendi sağlığını ve gerekirse canını bile hiçe sayacak kadar.
Teröre karşı en ön safta kim var?
Polis.
Uyuşturucu tacirinin karşısında kim var?
Polis.
Biz evimizde rahat edelim diye, gece demeden, gündüz demeden, aşırı sıcak, soğuk, kar, kış, kıyamet demeden fedakarca ve de usanmadan görev yapan kim?
Polis.
Yahu nedir bu polis ile milletin alıp veremediği?
Görevini yapar, ceza yazar, insafsız.
Hadi bu kez affetim der, kıyakçı.
Küfür yer, şiddete maruz kalır, light.
Müdahale eder, kendini savunur, gaddar, katil.
Yorulmuştur, iki dakika dinlenir, kaytarıkçı.
Öyle mi?
Bu mudur?
Peki toplum olarak biz ne kadar adaletli davranıyoruz acaba, bu durum karşısında?
İşimize gelirse iyi polis, gelmeyince kötü polis ha?
Çok adilce mi bu acaba?
Ya siyaset, idare?
Yeri gelir aylarca 12/12 gibi ağır şartlarda çalıştır.
Puan sistemine geç, performans baskısı yap.
Araçlara GPS tak, beş dakika bir yerde dursa bile uyarı çek.
Yetmez, yaka kamerası ile canlı izle. Polis "lan" dese bile savunma iste.
Kendini savunduğu için açığa al.
Ama iyi bir çalışma, iyi bir performans bekle.
Hadi ya.
Birçok memur, "Belimizden alın silahı da biz de kurtulalım siz de rahat edin" diye serzeniş içerinde.
Öyle ya, çekse bin pişman, çekmezse ya şehid ya sakat.
Lütfen artık polisin içindeki ayrımcılık da artık bir son bulsun.
Resmî ekipleri baskı altında tutarak, kah araç olarak kah gereç olarak arka planda tutarak, mesela PÖH'e en alasının en iyisini vermek pek doğru olmasa gerek.
PÖH tereddütsüz silah kullanabiliyor ise devriye ekibine kullandığı için hayatını karartmak da pek adil olmasa gerek.
Polisimiz, bir bütün olarak gözbebeğimizdir.
Bekçisi ile resmî ekipleri ile sivil ekipleri ile şube ekipleri ile trafik ekipleri ile Yunus ekipleri ile tabi ki de Özel Harekatı ile Çevik kuvveti ile ve sayamadığım ne kadar değişik birimleri varsa, hepsi ile.
Polisimiz, medya ve sosyal medya baskı ile değil, gerçekler ile değerlendirilmelidir.
Kolluk kuvvetlerimiz, hiçbir harici baskı ile harcanmayacak kadar değerli ve stratejik öneme sahiptir.
Bu şekilde tavizler verilirse, bu nerede başlar, nerede biter?
Hangi polis memuru, görevini çekinmeden yapabilir?
Lütfen unutmayalım ki;
Bizim rahatımız için huzurumuz için bu devletin bekası için çekinmeden şehid olan kahramanların adıdır POLİS!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam