NATO, AB, İsveç, enerji

Jeopolitik konularda, ilk gösterilen, görülen, küçük resimler, sadece birer yemdir.
Asıl önemli olan işler ise büyük resme bakıldığında ve ona da uzaktan bakıldığında görülür.

O büyük resim de hemen ortaya çıkmaz, belli bir zaman içinde ve bölgesel, uluslararası olayları birleştirip, denkleştiğinizde ortaya çıkar.

Unutulmamalıdır ki, tüm siyaset arenalarında, ticari platformlarda, hiçbir şey ilk görüldüğü gibi değildir.

Dahası, devlet, millete yaptıklarının sadece %5 ini gösterir, bunu da en az elli filtreden geçirdikten sonra gösterir.

Asıl olan %95'den kimsenin haberi bile olmaz.
Olmaz, çünkü diplomasi de de, Asıl işler, arka kapı ve mekik diplomasisinde yürütülür.
Hatta istihbarat servisleri vasıtası ile yürütülür.

Uluslararası ismi Black Ops. olan, çok gizli ibareli ve sadece bir avuç insanın bildiği operasyonlar ile ortaya şartlar koyulur, bunların doğrultusunda da siyaset yürütülür.

Bunlara bizler devlet siyaseti deriz, hükümet ya da partilerin siyaseti değil, kadim devletin, kırmızı çizgileri dogmasında işlenir.

Şimdi gelelim olup bitenlere.
Ortada bir savaş var.
Ortada bir Finlandiya var.
Bir tarafta NATO, bir tarafta Rusya, bir yanda da AB var.
Tabii bir de enerji sorunu olan bir Avrupa var.

Türkiye, bu döngelin tam da ortasında, kilit ülke, dengeleyen, dengeleri kuran ve kollayan ülke.
Her şekilde yıldızı parlayan ülke, yine Türkiye.

Diğer tarafta ise yirmi yıldır yanlış siyasetle izleyen, pek çok gelişmeyi kaçırmış, ekonomik olan darboğaz içinde, popülist akımlara teslim olmuş ve en önemlisi, çok ciddi bir enerji ve rezerv sıkıntısı çeken bir AB var.

Şimdi akıl var, mantık var.
Acaba Türkiye, bu kadar sıkıntılı ve yönetim biçimi köhnemiş, bileşen ülkeler tarafından bile istenmeyen bir yönetim sistemi olan AB ye neden üye olmak istesin?

Kaldı ki, 50 senedir alınmamış, çeşitli bahanelerle oyalandırılmış bu birliğe neden tam üye olmak istesin ki?

Peki şu senaryoyu hiç düşündünüz mü?

Ya AB, enerji krizi karşısında çaresiz ise, Finlandiya meselesini vesile ederek, Türkiye ye istediğini vermek için kilisenin çan kulesine kılıf hazırlıyor ise?

Türkiye de bunun gayet de bilincinde ise?
Eli çok güçlü olduğu için de istediğini adeta dikte etti ise?
Ha bu ara, Türkiye ağır tehditler aldı diye saçma sapan teoriler üreten sevgili meslektaşlarım:

Siz herhalde, son beş yılda olup bitenleri tam anlayamadınız.
Türkiye Cumhuriyeti, artık hiç kimsenin tehditler savurabileceği bit ülke değil!

Türkiye artık hiç kimsenin kurduğu oyunlarda piyon da değil, tam tersi artık bir oyun kuran güç.

Sayın Erdoğan, bir açıklama yaptı ise, bunun arka planında, kimlerden neler kopardı, kimlerle gizliden ortak hareket ediyor, bunu çok yakın zamanda göreceğiz.

Neticede Türkiye, Orta Doğu'nun bir enerji üstü oldu.
İsteseler de istemeseler de bunu kabullenecekler.
İşlerine gelse de gelmese de biden bir şey istiyorlarsa, şartları biz koyarız.

Şimdi herkes bir sakin olsun ve yakın gelecekte olanlara baksın.
AB ile gümrük birliğine devama baksın.
AB'ye vize serbestliğini görsün.
Yapılacak önemli yatırımları izlesin.

Çünkü sizin elinizde dünyanın petrolü, gazı olsa, alan olmadıkça neye yarar.
Sabredin, görün şapkadan neler, kimler çıkacak.
Bakalım artık PKK ya destek, FETÖ'ye destek devam edecek mi...

Sayın Erdoğan'a ve ilgili Bakanlarımıza güvenin, bekleyin, izleyin.



Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam.
OGÜNhaber