Nereye bakarsanız bakın, bir patlak veriyor ve bir yeri kapatayım derken bir başka yerden patlıyor.
Yamalı bohça gibi.
Üzerlerinde dolaşan Demokles'in kılıçları da çok fazla.
Köşeye sıkışmış durumdalar ve tek çıkar yolu olarak, absürt, saldırgan söylemler ile günü kurtarmaya çalışıyorlar.
Algı yönetimi de bir yere kadar tabii.
Çünkü zurnanın zırt dediği yere gelindikten sonra, en usta algı manipülasyonu dahi işe yaramıyor.
Şöyle bir bakalım.
HDP, ağır baskı altında, çünkü yurtiçide nerdeyse bittiler.
Sınırötesinde de iyice sıkışık vaziyetteler.
Tabiri caizse, inlerinden burunlarını çıkarttıklarında, kafalarına bir roket yağıyor.
Yönetim kadrosunda tam bir panik havası var, çünkü iki hafta içinde, büyük sembolik isimler, MİT ve TSK'nın iş birliği ile buhar oldular.
Onlar için resmen bir ölüm kalım savaşı başladı ve bu iktidar ile de o savaşı mutlak kaybedeceklerini biliyorlar.
Hele de Sam amcalarının kendilerine sırtını döndükten sonra.
Elbette ki Sayın Erdoğan'a, Sayın Soylu'ya ve tüm hükümete karşı nefret dolular.
CHP için durum fena ve gün geçtikçe de kötüye gidiyor.
Tezkere konusundan sonra, Kılıçdaroğlu, nereye selam çakacağını şaşırdı ve adeta bir serseri mayın misali, bir oraya çarpıyor, bir buraya.
Bu tutumu, parti içinde de ciddi anlamda rahatsızlıklara meydan açtı ve pek çok partili artık isyan bayrağını açmış durumda, hatta Genel Merkezi içinde bile homurtular artık sesli, çok sesli hale geldi.
Hele de son "helalleşme" olayı, ki bunu sadece gündem değiştirme maksadı ile yapmış olsa da CHP'nin ulusalcı kanadını – işte kaldığı kadarını – resmen zıvanadan çıkarttı.
Kazandıkları ile övündükleri belediyelerde de her şey sarpa sarınca ve sarmaya devam edince de artık taban bile isyan etmiş durumda.
Millet İttifakı'nın da güya büyük ortağı olsalar da, hem sağdan, hem soldan salvolar o kadar ağır gelmeye başladı ki, Kılıçdaroğlunun söylediği her söz, kendisini batağa biraz daha çekiyor hale geldi.
Görünen köy kılavuz istemez.
Bu İttifak 2023'e kadar dayanmaz.
İyi Partinin durumu ise hepten kötü.
Lütfü Türkkan'ın küfürlü atağı, Türk siyaset tarihinin en çirkin olayı olarak kayıtlara geçti.
Bugüne kadar bilinen diğer suçlarının yanı sıra, Korkmaz Yiğit'i de dolandırdırdığı ortaya çıktı.
Türkkan'ın, bir Türk Parlamenterine asla yakışmayan, hatta ettiği yemine tezat oluşturan bir hayatı var ve bunun tolere edilebilir bir tarafı da yok.
Yok olmasına yok, ama İyi Parti, göz boyamaktan bir adım öte gidemediği gibi, Partinin Genel Başkanı Meral Akşener, tüm bu olumsuzlukların üstüne bir şeyler koymayı da başardı.
Şehid yakınına iğrenç iftiralar attıktan hemen sonra, aynı nefesle de kendilerini eleştiren herkese "yavşak" demeyi de ihmal etmedi.
Halk arasında bu davranışlar esefle karşılandı ve İyi Parti'nin oy oranı heyelan gibi düşüyor.
Hatta tek hanelere düştü.
Bu serbest düşüşü durdurmak için, ortakları CHP, malum algı operasyonunlarına girişse de kimsenin unuttuğu da yok, unutacağı da yok.
Son iki gündür de Pensilvanya'dan gelen kötü, hatta çok kötü haberler, Akşener ve Kılıçdaroğlu'nu, alelacele bir araya gelmeye mecbur etti.
Ciddi iddialara göre, F. Gülen Covid olmuş, üstüne üstelik de zehirlenmiş.
En üst düzey bir terörist başı da intihar etmiş.
Terör inine giriş çıkışlar yasaklanmış, içerde kalanların telefonları toplanmış, dışarı ile irtibatlar tamamen kesilmiş.
Tüm bunlar CIA ve FBI'ın, en üst düzeyde koruma sağladığı yerde oluyor.
Eh, haliyle ülkemizde bulunan FETÖ artıkları panik halinde ve etekleri zil çalıyor resmen!
Bu gidişle, 2023'de bırakın aday olabilmeyi, İttifak halinde seçimlere girebilmeleri bile şaibe artık.
Girseler de artık ne CHP Kemalizm ve ulusalcılık adını kullanabilir, ne İyi Parti ülkücülük yaslayabilir.
Ellerinde bu kisveler de olmadığı müddetçe, kime ne satabilirler?
Bir vizyonları yok, bir programları yok.
Olanlar, Kılıçdaroğlu'nun mutfaktan saydırdığı, ipe sapa gelmez, hatta saçma sapan vaatler.
Bunlar ile de seçim kazanılmaz.
Bugün ekonomi üzerinden saldırsalar da kendilerinin geçmişteki karnelerinin ne kadar kötü olduğunu unutmuş olmalılar.
Ekonomi kadronun başında Faik Öztrak var mesela.
Hani şu Kemal Derviş ile birlikte 26 bankayı batırıp, ülkeyi 150 milyar dolar borca sokan eski müsteşar!
Şimdi feveran halinde olmasınlar da ne olsunlar?
Her taraftan köşeye sıkıştılar ve hiçbir çıkış yolu gözükmüyor.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam