Emine Bulut ve toplum!

Tabii, ne de olsa Türkiye de toplumsal hafıza 23 gün!

 

Var mı bugün Münevver Karabulut’un, Özgecan’ın katillerinin isimlerini hatırlayan?

 

***

 

Peki bu zavallı yavrucağın feryatları kazara çekilmese idi, bizi bu kadar etkileyecek miydi?

 

Sanmıyorum.

 

Sadece istatistik bir rakam olacaktı. O kadar.

 

Baştan şunu söyleyeyim, Emine Bulut’un katili gibi hasta ruhlu, manyak beyinli bir caninin yapmak istediğini önlemek, imkansız.

 

Çünkü bu kadar gözü dönmüş bir cani, ne kanun tanır, ne cezadan korkar.
Yapacağını gider yapar, gerisine de katlanır.

 

Ve aslında işin çözümü de tam da burada.

 

Biz, doksanlarda, AB’ye uyacağız diye bir sürü kanun değişikliğine gittik.

 

CMUK geldi, idam gitti.

 

Karakollar, nezarethaneler kameralar ile donatıldı.

 

Bırakın fiske vurmayı, yan bakan polis memuru, kendini savcı karşısında buluverdi.

 

Ben şahsen, CMUK yürürlüğe girdiğinde, emekliliğini isteyen pek çok Emniyet Müdürü biliyorum ve tanıyorum.

 

Gerekçeleri ise, “Bu yasalar ile polislik yapılmaz”!

 

Evet, yapılmaz. Türkiye de yapılmaz.

Çünkü yasalar AB, toplum orman kanunlarında halen!

 

Hani şu kediyi pitbulla kaptıran 13,15 yaşında ki eşkıya bozuntusu veletler yok muydu?

 

Kediye acımadınız mı? Sorusuna; “Seni öldürsem acımam, yaşımız yetmezse, yaşantımız yeter” diye utanmadan sıkılmadan ahkam kesen eşkiyalar?

 

Bunlar büyüyünce ne olacak sizce?

 

İnsan olmayacakları kesin.

 

Avrupa’da ki toplumsal saygı, nezaket, ülkemizde ne kadar var?
Hülasa kanundan ve cezadan korkmak?

 

Bu ülkenin en meşhur laflarından biri; “Vururum, gider Arslanlar gibi yatarım” değil mi?

 

Hem de halen?

 

Bu topluma AB yasaları ancak şaka gibi geliyor.
“Namus meselesi”!

 

Dört yıl önce boşanmış kadının namusu ile senin ne alakan var?

 

Yani boşanmış olsa da kadın başkasına bakamaz, evlenemez, ama erkek istediğini yapar?

Öyle mi?

 

Ne ile bağdaştırıyorsunuz bu bağnazlığı?
İslam ile olamaz!
İnsanlık ile olamaz!
Adet mi? Töre mi?

 

Kimse kusura bakmasın ama, müslüman bir toplumun töresi, adeti İslam’ın üstünde olamaz!

 

Çocuk yetiştirmek zor.

 

Ancak maalesef bakıyorum ki, bizim milletimiz, erkek çocuklarını adeta Padişah gibi yetiştiriyor.

Beş yaşındaki çocuk, aileyi yönetiyor. İstediğini dikte ediyor.

Kız çocuklarını da prenses edası ile yetiştiriyoruz.

Sorumluluk duygusu sıfır, hayata hazırlamak sıfır.

Hatta bu eğitimi çoğu kez de akıllı telefonlara ve TV’lere bırakıyoruz.

Bu şekilde yetişen bir toplumdan ne fayda bekliyoruz ki?

 

Halbuki çocuklarımız Peygamber efendimizin hayatını öğrense, onun zerafetini, hoşgörüsünü, insana, kadına, çocuğa verdiği değeri bilerek büyüse idi, bugün bunlar yaşanacak mıydı?

 

İslamın insan hayatına verdiği önemi bilen birisi, başka bir insanın hayatına hiç kast edermi?

İslamda insan yüzüne vurmanın haram olduğunu bilen birisi, başka bir insana şiddete yeltenir mi?

Veda hutbesinde ResulALLAH efendimizin; “eşleriniz size Allah’ın emanetidir” hadisini, “eşine el kaldıranın ahirette davacısı ben olacağım” hadisini bilen bir toplumun içinden böylesi olaylar çıkar mıydı?

 

Bunları bugün bilemiyoruz.

 

Çünkü bu toplum 90 yıldır, Hasislerden, Sünnetlerden, Ayetlerden, uzak tutulmaya çalışıldı.

Sünneti, ameliyattan ibaret sanan insan ile dolu ülkem, maalesef.

 

Şimdi de sakın, “Yok canım, kimsenin ibadetine kimse karışmadı”, demesin kimse.

Sünnete göre yaşamaya bu ülkede halen yobazlık, irtica, gericilik, diyenler var.

 

Aksinde ise soyunup dökünmeyi, açık saçık gezinmeyi, şişe şişe içmeyi, kuru kuru çekmeyi, eş cinselliği, transseksüelliği ve buna benzer şeyleri ise modernlik, çağdaşlık, aydın olma sayanlar var.

 

Ahlaki değerleri çökmüş bir toplumdan her türlü iğrençlik beklenir.

 

Kişisel hak, hukuka riayet etmeyen, önemsemeyen bir toplum, saygıyı nereden bilecek?

Saygı, sokaktan yürür iken, şapkayı çıkarıp selam vermek değildir.

Otobüste kalkıp yer vermek de değildir.

Çünkü bunlar zaten insanlığın getirdiği hükümlüler dir. Ekstra alkışlanmaz.

 

“Biz şu kadar oluruz, şuraya geliriz, yakarız, yıkarız, döveriz, vururuz!”

 

Bunun gibi söylemler, hangimizin ağzından çıkmadı ki?

 

Devlet’e, Polis’e, Yargı’ya güveni yok bir kere bu milletin.

 

Onun için de kendi işini kendi çözüyor.

Zorla, zorbalıkla, güçle, tehditle.

Ve devlet, bu güveni yeniden tahsis etmeden, toplumun ahlaki değerlerine yatırım yapmadan, siz kimden, neye uymasını bekliyorsunuz?

 

Hangi kanun? Hangi Yargı? Hangi Adalet?

Hangi saygı? Hangi hoşgörü? Hangi nezaket?

 

Kendi kendimizi aldatmaya, vicdanımızı rahatlatmaya devam edelim.

Bol bol #’li paylaşımlar yapalım.

 

Ama zinhar toplum olarak kendimizi değiştirmeyelim.

Hiç onu bunu beklemeyelim.

Evvela aynaya bakalım….

Yoksa bu #’li paylaşımlar daha çok yapılacak.

 


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam

OGÜNhaber