Doğru strateji

Gazzede bir ateş yakıldı.
Belli ki, bu ateş orta doğuda daha da harlanacak.
İsrail’in, Filistin ile duracağını ben pek sanmıyorum.
ABD ve vasalları Avrupa’nın desteği ile bu savaşı yapacaklar.

Lübnan, Suriye...
Buralardan toprak alma peşindeler.
Ve oralara geldiklerinde, el mecbur Türk askeri ile tanışacaklar.

Türkiye ye saldırmaya, işgal girişimine, topunun gücü yetmez, bunu biliyorlar.
Zira Türkiye öyle füzeler ile, hava saldırıları ile istila edilecek bir ülke değil.
Postal basmadan, yani kara harekatı olmadan hiçbir şey olmaz.

İşin püf noktası da burada!
Çünkü hepsi iyi bilirler ki Türkiye ordusu olan bir devlet değildir.
Devleti olan bir ordudur!

Kaldı ki, böyle bir olasılıkta, 300 milyonluk bir dünya Türk nüfusu vardır  bu da ilk etapta, üç aşağı beş yukarı 15 ila 30 milyon arasında bir asker gücü demek.
Bu işin içine bir de diğer kardeş ülkeleri katarsak, mesela Pakistan, işin rengi, birileri için tamamen  değişir.

Suriye de, muhakkak karşı karşıya gelinir, ve işte o zaman da Siyonist ordusu için çöküşün başlangıcı olur.

Fakat bir başka mesele var ki, hepsinden daha önemli aslında.
Bunlar, Türkiye ile savaşmayı göze alamadıkları için, çok uğraşsalar da, Türkiye’yi, Rus/Ukrayna harbine sokamadıkları için, boğazları kullanamadıkları için, bir başka planları vardır.

Bu planın adı da iç savaş, kaos, kargaşadır.

İşte bu yüzden, ve behemehal, Türk devleti, kolluk kuvvetleri, adalet ve yargı mercileri, hiç vakit kaybetmeden, iç cepheyi sağlama almaları şarttır.
İçeride tehlike arz eden kim var, kim yoksa, derhal toplanmalı ve yargılanmaları, milli beka meselesidir.

Gerekirse, ABD’nin ikinci cihan harbinde, ülke içindeki Japonlara uyguladıkları “İhtiyadi toplama” ve kamplara kapatma dahi konuşulabilir.

Almanların da, aynı savaşta, sübversif olarak, devlet düşmanı olarak gördükleri, kim var, kim yoksa, kamplara aldıkları gibi.

Ha bu diktatörlük mü?
Varsın öyle desinler.

Vatanın elden gideceğine, vatana ihanet edenler bertaraf edilsin, asayiş sağlansın, varsın diktatörlük desinler, zaten diyorlar, diyeceklerde.
Çünkü geçmişi kirli olanlar, sürekli birilerini kirletmek için çamur atarlar.

Tıpkı bize on yıllardır olmayan bir Ermeni katliamını yamamaya çalıştıkları gibi.

Çünkü onlar, çifte standart denilen kavramın mucitleriler.
Bu işin şakası yok.
Doğu Avrupa’da savaş var.
Orta Doğu da savaş var ve Pasifik bölgesi gün geçtikçe ısınıyor.
Kore harbini, İran/Irak savaşını, Afganistan savaşlarını, Körfez harplerini saymazsak, dünya bilmem kaçıncı savaşa doğru gidiyor.

Ve hiç kendimizi kandırmayalım, bu bir inanç savaşı.

Bir nevi Siyonist çıkışlı haçlı seferi olacak.
Ve bu da bir gerçek ki, bu da çok yıllar önce başladı.

Vaktiyle Bin Ladin önderliğinde Afganistan da Mücahitleri örgütleyip destekleyen ABD, sonrasında, aynı kişileri Taliban olarak adlandırıp, 20 yıl Afganistan a kan kusturdu.
Afrika da, iç savaşlar çıkarıp, el altından her iki tarafı da destekleyerek, en azından 40 yıldır o kıtayı da kana buladı, bunu yaparken de tabii, ne var, ne yoksa sömürdü.
Irak’ta önce Saddam Hüseyin’i destekleyip, Kuveyt e saldırttı, sonra da bu saldırıyı bahane ile Irakı kan gölüne çevirdi.
Zeminler hazırlanmıştı ki, Türk devleti sınır ötesi operasyonları ile 60 yıllık planları altı günde tarumar etti (Haaretz Gazetesi).

İşte artık onlara göre son ümit ettikleri hamleler başlıyor.
Ve maalesef, çok önceden bir yerlere getirdikleri kuklaları bu olup bitenlere kayıtsız kalıyor.

Kimler mi..?
Bölgedeki sözümona İslam devletlerinin sözde liderleri.
Avrupa’daki kullanışlı aparatları.

Sahada, Cephede, asla Türk ordusunun karşısında duramayacak olanlar, iç istikrarsızlık, kaos ve kargaşaya, iç savaşa başvuracaklardır.

Ben şahsen, şu an itibariyle, kadim Türk Devlet aklının, tam manada Sahada olduğunu gözlemliyorum.
Gerekli tedbirlerin alındığı ve alınacağına da inancım tam.
Zira ben, sade vatandaş Murat olarak bu tehlikeyi seziyor isem, devlet çoktan tedbirlerini almıştır.

Günün sonunda tek geçerli olan şudur;
Türkiye hepimizin ortak payidarı, kutsalıdır.

Senini, benimi yoktur, bizimi vardır.
Üstümüze düşen ise, bu ortak değerimize, vatanımıza, her ne pahasına olursa olsun, sahip çıkmaktır.

Cengiz Han’ın meşhur sözü ile bitirelim...
“Günün birinde bütün Türkler çıldıracak, işte o gün tengri Türkü değil, sizi korusun.”





Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam.

OGÜNhaber