Dilemma

Açmazlar, açmazlar, açmazlar.
Nereye bakarsanız bakın, açmazları görüyorsunuz.

Millet ittifakından bahsediyorum.

Sosyal medyaya bakarsan, çoktan iktidarlar ve hatta önüne gelen, birilerini yargılamaya başlamış bile.
Siyaseti trend topic ile hastagler ile yapıldığını sanıyor, kendilerinin tonlarca para verip aldıkları bot hesapların sayılarını gerçek sanıyorlar.

Tabii bu patolojik bir vaka.

Gerçeklere gelecek olursak, Kılıçdaroğlu bugün Eski AK Partisi Bakanı Mehmet Şimşek'e Cumhurbaşkanlığı adaylığı teklifini götürmüş.

Yahu, adam görevde iken demediğiniz laf, etmediğiniz hakaret kalmamıştı, şimdi ayağına gidip adaylık mı teklif ediyorsunuz?

Sabahtan akşama kadar eleştiri salvoları salladığınız AK Partisinin bir eski Bakanına mı kaldınız?

Hani aday Kılıçdaroğlu idi, demokrat amcanın maçası mı yemedi yoksa, yoksa iç ve dış karar vericiler, üstünü mü çizdi?

Eee, bu kadar benzemezi bir araya getirirsen olacağı bu olur işte.

Hepsi bir araya gelip de bir aday çıkartamaz içlerinden.

Akşener olsa, HDP yan çizecek, zaten şimdiden postayı koydular.
Kılıçdaroğlu'nu da İyi Parti kabul etmiyor.
HDP kimi çıkartırsa çıkartsın, CHP'nin ulusal kesimi İnce'ye kayacak, İyi Parti rıza gösterirse, var oluş sebebini kaybedecek.
Davutoğlu veya Babacanı sol kesime kabul ettirmek mümkün değil.

Çoklu aday ile deneseler, belki, ama sadece belki ikinci turu görürler de hiçbir parti, başka partinin adayını iş bu sebeplerden ötürü desteklemeyebilir, büyük risk!

Demek ki Gül de elendi ki, mesele Mehmet Şimşek'e geldi.

Onu da HDP istedi diye, yine döneceğiz, yukarıdaki açmazlara.

Tam bir dilemma!

İşin garip tarafı, aldıkları gaz ile hızlanan muhalefet, daha aday çıkartamıyor, ama seçim kazanma hayalleri kuruyor.

Peki muhtemel adayda aranan özelliklere bir bakalım.

Kemalizm kasanlara (çünkü gerçekten Kemalist değiller), şirinlik yapacak.
PKK'ya, dolayısıyla HDP'ye, yan kuruluşlarına dil uzatmayacak, hele de terörist, hiç demeyecek.
İyi Parti'nin çakma ülkücü kriterlerine uyacak.
LGTB gibi şeylere hoşgörülü olacak.
Ama muhafazakâr seçmenden de oy alacak.
Tabii en önemlisi iç ve dış karar vericilerin olurunu alacak.

Böyle bir kişi yok!

Kemal Kılıçdaroğlu aday olabilirim spekülasyonu ile bir test balonu uçurdu, olmadı.
Çok ambisyonlu, istekli Belediye Başkanlarına da hadlerini bilsinler diye çıkıştı.
Fakat sonuçta kendisinin hiç de rağbet görmediğini gördü.

Çünkü bu anket meselesinin iki türü var, birisi tabanları gaza getirmek için sunulan uyduruk anketler, diğeri ise gerçekleri yansıtan anketler.

Parti yönetimleri gerçekten nerde olduklarını da iyi bilirler.

Meral Akşener daha önce de denedi, boyunun ölçüsünü aldı.
Ancak yenilen pehlivan misali, ben olurum der, çünkü hanımefendinin egosunu tatmin etmek hiç de kolay değildir.

HDP aday çıkartsa da seçilemeyeceğini gayet iyi bilir, çıkartmış olmak için çıkartır.

Geride kalanları zikretmeye gerek bile yok.

Şimdilik kendini ittifaklar dışında tutan Muharrem İnce, aday olsa da o da tecrübesini almıştı aslında.

Şu bir gerçek ki, her seçimde olduğu gibi, önümüzdeki seçimlerde de rakibini yine Sayın Erdoğan belirleyecektir.
Nasıl mı?
O kimi muhattap alırsa, rakibi odur da ondan.

Bir de ara sıra, "Millet ittifakının adayı hazır, yıpranmasın diye gizli tutuyoruz" diye deyimler ortaya saçılıyor.

Yukarda zikrettiğimiz açmazlar ve kriterlerden ötürü, ben şahsen buna hiç ihtimal vermiyorum.
Hatta hangi seçim stratejisini uygulacakları hakkında bile karar verdiklerine ihtimal vermiyorum.

Son zamanlarda da tamamen hırçınlaşmaları, siyasi nezaket denilen bir şeyin kalmamasını, fütursuzca saldırmalarını da bu duruma bağlıyorum.

Sadece şuna oynayabilirler:
Belli bir kesim genç seçmen var, çoğu da a politik, karşılarına kimi çıkartırsak çıkartalım, onu seçerler.

Tabii bu düşünce de var olan tabanı ve seçmen kitlesini riske atma tehlikesini ihtiva ediyor.
Bu riski alırlar mı, bilmem.

İşin aslına bakarsanız, ben bu zor zamanlarda, hiçbir muhalefet partisinin gerçekten de iktidar olmalarını istediklerine inanmıyorum.
Hele de CHP'nin hiç inanmıyorum.

Siyasette uluslararası bir deyim vardır.
"It's better to be an Government, then to be an opposition."
Yani, iktidar olmak, muhalefet olmaktan iyidir.

Bu CHP için geçerli değildir.
Çünkü muhalefette olup, her şeye saldırmak, iyi/kötü, ne varsa tenkit etmek, ama hiçbir proje sunmamak, hiçbir icraat ortaya koymamak, ama başta İş Bankası'nın gelirleri, Parti olmanın getirdiği gelirler ile gül gibi yaşamak varken, iktidar olup, çalışmanın ne anlamı var.

Kazandıkları Belediyelerde de bunu çok iyi sergilediler, sergiliyorlar.

Konuşma çok, boş laf gani, iş, icraat, sıfır.

Eh bunu bir de ülke bazında düşünün.

Tabii ittifak ortaklarına CHP bu ideolojiyi önce bir öğretmesi, sevdirmesi lazım.

Şimdilik oturduk seyrediyoruz.


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
OGÜNhaber