Çakma çevrecilik

Hepimiz gayet iyi hatırlıyoruzdur.

Hele de akın akın koşup gelen, “Ünlüler” tayfasını.

İsim listesi yapsam, on sayfayı rahat bulur.

Hepsi de üç ağaç için, nasıl da duyarlılık kasmıştı ama?

Ta ki, Mehmet Ali Alabora’nın “Mesele ağaç değil, anlasana, hadi sen de gel!” tweetine, Yılmaz Özdil denilen tüccar, kopyacı, çakma Atatürkçü’nün “Bir gün daha direnirsek, AB hükümeti feshedecek” diye beyin yakan tweetine kadar.

En geç o vakitten sonra herkes anlamıştı ki, mesele park, bahçe, ağaç değil, mesele düpedüz anarşi.

Tıpkı Kazdağları tiyatrosu gibi.

Ormanmış, ağaçmış, kimin umurunda, zaten gidenler de yollarda altın arıyordu alenen.

Neyse ki bizim çakma çevreci duyarlılık abideleri bu kez kendi dizlerine sıkmışlardı ve ard arda gelen havadisler ile de rezil, rüsva olmuş, ve birden balta ile kesilmiş gibi, bitmişti Kazdağları tiyatrosu.

Tarkan’ı, Asena’sı, İmamoğlu’su, hepsinin de Kazdağları’nda milyonluk villaları, tarlaları ve dahi komple köyleri varmış meğer.

Hepsi de ormanın içinde. Ve yapılırken ağaç katliamı yapılmış, hem de öyle böyle değil.

Sonuç, derin bir sessizlik.

Aynı sükunet şimdi de hakim.

Pkk, 27 orman yangının failliğini üstlendiği andan itibaren, işte tam da bu ağaç, çiçek, böcek dostu olduğunu iddia edenlerden hiç ses yok.

Twitter sallanmıyor.

Kimseler kalkıpta bu ağaç katliamını yapanları lanetlemiyor.

Ses çıkaramazlar, çünkü failler belli: Devrimci kankaları!

Hani şu “Dağda yere izmarit atmayacak kadar temiz çocuklar” 27 orman yakmış ama tepki veren kimse yok.

Şirin Payzın sessiz, Nevşin Mengü sessiz, Tarkan da tık yok, Sözcü, Cumhuriyet sus pus.

Hayırdır size? Cem Yılmaz halen plastik kaz ve kırmızı don ile dolaşmıyor ise neden sesi çıkmıyor?


Ancak İzmir’in B.B.B.’si, başarısızlığın amiral gemisi Tunç Soyer artık Bodrum’da yapılacak komplo planları bitmiş, İzmir’e dönmüş ve tepki vermiş.

Tabii Pkk’ya değil elbette!

Ekrem Pakdemirli’ye.

Neden söndürememiş diye.

Yok, şaka değil, komedi değil. Gerçekten de bu böyle oldu ve de tarihe böyle geçti.

Hoş, zaten CHP’nin tek bir ferdinin kalkıp ta PKK’ya, HDP’ye ses etme gibi bir lüksü olamaz.

İmamoğlu’nun, Yavaş’ın hiç olamaz. Çünkü o koltuklarda HDP’nin ve PKK’lıların oyları ile oturuyorlar.

Hem Sezai Temelli, hem Pervin Buldan, hem de diğer HDP’liler, her fırsatta bu gerçeği kafalarına kakıyor, yüzlerine vuruyor, hatta tehditler savuruyorlar zaten.

Yahu siz kim, çevrecilik kim?

Siz kim, doğayı, çevreyi korumak kim?

Sizler için bu kavramlar, sadece ve sadece kargaşa yaratmak için, anarşi çıkartmak için, algı operasyonu yapmak için birer vesile.

Asla ve kata, doğa, orman umurunuzda değil.

Öyle olsaydı, bir zamanlar yeşil ile mavinin iç içe olduğu cennet gibi Bodrum’da yapılan doğa katliamına tepki verirdiniz.

Oraların beton çölü haline gelmesine tepki verirdiniz.

Ama nasıl verirdiniz? Oralar sizin Belediyeleriniz ve çok iyi rant elde ettiniz.

İki yüzlü olmak nasıl bir şey, sizler bunun yaşayan misalisiniz.

Ve ben buradan, gerçekten Milliyetçi, Ulusalcı olan CHP seçmenine seslenmek istiyorum:
Siz ne zaman bu ülkeden, bu milletten nefret eden Pkk’nın yandaşı olduğunu açık açık deklare eden CHP’nin yönetiminden hesap soracaksınız.

Ve tam da o yöneticilere soruyorum;
Erdoğan düşmanlığı, bu kadar mı döndürdü gözünüzü?
Siz ne ara bu ülkeden bu kadar nefret eder oldunuz?
Ne ara, çok sevdiğinizi iddia ettiğiniz Mustafa Kemal Atatürk’e dahi ihanet eder oldunuz?

Hiç aklınızdan geçirmediniz mi: “Dahili ve harici düşmanlar” tam da bu PKK değil midir diye?

Hem de hem dahili hem harici düşman?!


Keşke gerçekten de çevreci olsanız.

Keşke doğayı korumak hakikatten umurunuzda olsa.

Olsa da çevreci projeler üretseniz, üretilenlere destek verseniz, bunları tanıtmaya vesile olsanız, toplum içinde çevrecilik bilincini yaymaya vesile olsanız?

Keşke gerçekten doğa aşığı olsanız da gerçek birer örnek olsanız.

Ama tabii 5000cc’lik araçlar ile dolaşarak, bilmem ne kadar yüz beygirlik yatlarda güneşlenerek, binlerce ₺’lik kürkler ile deri kıyafetler ile yüzbinlerce dolarlık pırlantalar ile dolaşarak olmuyor bu işler.

Yoksa siz o mücevherlerin, altın takıların ağaçtan toplandığını mı düşünüyor sunuz?

Araçlarınızın yakıtlarının Mars’tan geldiğini mi sanıyorsunuz?

Bırakın siz doğacılık kasmayı, çünkü zerre miskal inandırıcı değilsiniz!


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
OGÜNhaber