Altın standardı ve savaş parametreleri 

Altın, asırlar boyunca, binlerce yıldır, insanlar ve insanlık üzerinde çekici bir etkisi olan bir elementtir.
Kıymetli metallerin başında gelir ve bir sürü atasözüne de girmiştir.
 
Bizde derler ki; "Altın, çamura da batsa altındır!"
Doğrusu da budur, Altın daima altındır.
 
2017 yılında gram altının fiyatı 158₺ bandında idi, bugün ise neredeyse 2000₺'yi zorluyor.
Bu artış, şahısların alım satımı ile açıklanabilir bir artış değildir.
Bu artışın asıl sebebi, ülkelerin de, büyük hacimler ile Altın alması ile izah edilebilir ancak.
 
Peki, ülkeler neden Altın alır?
Hoş, ben bir ekonomist değilim, uzmanı hiç değilim, ancak dünya siyasetlerini, gidişatını da okuyabilen biri olduğum söylenir.
 
Şimdi dünyanın gidişatına baktığımızda, siyasetlerin gidişatına baktığımızda, tarihsel verileri karşılaştırdığımızda ise, her 80, 100 senede bir, dünyanın finans politikalarının temelden değiştiğini, dolayısıyla, dünya düzenlerinin de değiştiğini görüyoruz.
 
Tam da böyle bir evreninin içindeyiz.
 
Suni olarak ortaya çıkan bir pandemi, bununla birlikte baş gösteren ekonomik buhranlar, günümüze kadar, kendini katlayarak, ki artık bir sebebi olmamasına rağmen katlayarak gelmiştir.
 
Sebep kalmayınca, Rusya/Ukrayna savaşı peydahlanmış ve dünyanın başına musallat edilmiştir.
Böylelikle resesyonun devamı, enerji krizi olarak karşımıza çıkmıştır.
 
Peki tekrar edelim, ülkeler ne zaman ve neden Altın alırlar?
 
Ülkeler, savaşa hazırlıklı olmak için Altın alırlar.
Bu tarih boyunca böyle olmuştu, yine de böyle oluyor.
 
Kimileri 3. Dünya Savaşının çıkacağına bahsetmeye başladı bile.
 
Ancak o üçüncü dünya savaşı, zaten çoktan başladı ve sadece dozajı artıyor.
Aslında topyekûn savaşsa başlayacak da, kim kiminle savaşacak, o daha pek belli değil gibi.
Belli değil, çünkü dengeler bozuldu.
 
İki atasözü burada çok önemli.
 
Birincisi Kızılderililere ait ve der ki, "bir derede iki balık kavga ediyor ise oradan kısa süre önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir."
İkincisi ise doğrudan İngilizlere aittir: "Kral susuyor ise plan işliyor demektir" derler.
Ama ne ilginçtir ki, kral susmuyor.
Bir yere Richi Sunak'ı gönderiyor, bir yere Boris Johnson'u.
Bir oraya karışıyor, bir burayı karıştırıyor.
Yani plan İngilizler için/Batı dünyası için işlemiyor, onların doğrultusunda, menfaatleri doğrultusunda gitmiyor.
 
Belirsizlikler çok, pürüzler binden fazla.
 
Bu durumda ise Batı, topyekûn savaşa gidemez, gitmez.
 
Çünkü onlar için, evvelden planladıkları, sonucu belli olmayan savaş, savaş değil, risktir.
Şu belli, dünya bazında bazı para birimlerinin başatlığı, hegemonyası bitecek.
Ne ABD doları, ne de Avrupa Avrosu, başat döviz olarak ayakta kalabilecek.
 
2024/2025 seneleri, borçlar seneleri olarak geçecekler ve başta dış borçlarını ödeyemeyen ABD ve bir çok Avrupa ülkesi, moratoryuma gitmekten başka çare bulamayacaklar.
Yani dış borçlarının silinmesini talep edecek, soluğu İMF'de alacaklar.
 
ABD ise bunun gayet farkında olduğundan, işte böyle, sağda solda savaş çıkartarak ve bu savaşlara salça olarak kendi dış borçlarını unutturma/sildirmek peşinde.
 
İngiltere, bu karmaşanın içinde, yeni dünya düzeninin iki kutuplu mu, çok kutuplu mu olmasının hesabını yapmakta.
 
Bir taraftan da Dünya Bankası birliği üzerinden, yeni düzenin finans kontrolünü lehine sağlamak peşinde.
 
Çin, bir yandan suya sabuna dokunmadan, sessizce gelişmelere yön verme, lehine çevirme peşinde olsa da, soft power, yani yumuşak güç kullansa da, savunma harcamalarını da 6 kat arttırıyor.
 
Bir şeylere hazırlıklı olmak için olsa gerek.
 
Sanırım, 2025'den sonra, dünya ticaretinde Dolar/Euro yerine, ülkeler ya kendi para birimleri ile ticaret yapacaklar, ya da altın standardına geçecekler, ki en adil olan da budur.
 
Belirsizlikler var demiştik Batı dünyası için/İngiltere için.
 
İşte bu Belirsizliklerin başında da Türkiye geliyor.
 
Eski Türkiye olsa idi, ya da eski Türkiye zihniyetini temsil edenler, Türkiye de iktidarda olsalardı, emin olun, o savaş çoktan kopmuştu.
 
Bunun için, ellerinden geleni yaptılar, en son seçimlerde bunu gördük, ama başaramadılar ve iyiden iyiye agresifleştiler, tabii bir yandan da Türkiye'nin suyuna gitmek mecburiyetinde kaldılar ve bundan hiç memnun değiller.
 
İki kutuplu da olsa, çok kutuplu da olsa, her şekilde, Türkiye bu yeni dünya düzeninde liderliğe aday ve ihtimali de çok yüksek.
 
Türkiye bunun için, ta pandemiden beri olağanüstü bir çaba sarf ediyor ve diplomatik platformlarda da oldukça başarılı.
 
Ortadoğu, Türkiyesiz olmaz, olamaz.
 
Bundan dolayı da, her şeyi garantiye almadan asla savaşa giremeyen Batı, eli mecbur, diplomasi yollarından ilerlemek zorunda.
 
Aslında tüm savaş parametreleri hazır.
 
Dünyanın hemen her yerinde, özellikle de Gazze vahşetinden sonra halklar, hükümetlerine karşı ayaklandı.
 
Almanya, Fransa da çiftçiler haftalardır protestolarda, grevlerde.
Avrupa'nın hemen her yerinde, neredeyse tüm sektörlerde grev üstüne greve gidiliyor.
Avrupa halkları, Ukrayna yardımları için vergi zamlarına isyan ediyor, enerji fiyatları isyan ettiriyor.
 
Dünya fokur fokur kaynıyor.
Resesyon pek çok ülkede başını göstermiş olsa da, ekonomik lokomotif rolündeki ülkelerde olunca, dünya ticari hacmini olumsuz etkiliyor.
 
Birinci ve ikinci dünya savaşlarının çıkış sebeplerini, o zamanlarda geçerli olan buhran ve fetret derilerini incelediğimiz zaman, aynı parametreleri, aynı değerli görmemiz gayet mümkün.
 
Tekere çomak sokan Texas!
 
Tam da bu kadar belirsizliklerin göbeğinde, bir de ortaya Texas krizi çıktı ve ABD bazında tekere çok büyük bir çomak soktu. 25 eyaletinde Texas'a destek vermesini de işe katarsak, durum ABD için de, Batı için de, dünya içinde vahim.
 
Texas bağımsızlığını ilan ettiği anda, dünyanın 8. Büyük ekonomisi olacaktır.
 
Ham petrolde ABD'yi kontrol ettiği gibi, ihracatın da önemli bir bölümü Texas tarafından gerçekleşen ABD'nin bunu absorbe edebilmesi mümkün değil.
 
Ve hele de "worst case" olarak, 26 eyaletinde bu adımı atması, ABD için küçük kıyametten başka bir şey değildir.
 
Önümüzdeki aylarda, durum muhakkak evrim geçirecek, istikamet az çok kendini gösterecektir.
 
 
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam 
OGÜNhaber