1985’lerden sonra, Batı Almanya, peyderpey PKK’lı Kürtlere iltica vererek yardım ve yataklık yaparken, ülkeye palazlandıktan sonra da, uyuşturucu, kumar, kaçakçılık, haraç kesme faaliyetlerine ve de derinden örgütlenmelerine alenen göz yumdu. Bu göz yumma 2000’li yıllara kadar devam etti gitti!
PKK bu vesile ile sade Almanya’da değil, tüm Avrupa’da derinden örgütlendi!
Almanya’nın yanı sıra, Hollanda, Belçika, Fransa ve İsviçre’de, ayrıca “liberal” geçinen İskandinav ülkelerinde, sıkı bir ağ kurdular. Her ne kadar, iki Almanya da olsa PKK, iki ülkeye de dosttu!
DDR, yani Doğu Almanya, göz yumma ile kalmadı, komünist yoldaşlarına, aktif bir şekilde, askeri yardımlarda bulundular. Doğu Alman ordusu NVA, Bekaa vadisinde, Kandil’de, kısacası PKK’nın olduğu her yerde bizzat asker ve silah verdiler.
1993’lerde, eski bir Doğu Alman Subayı bunları bizzat bana ayrıntıları ile anlatmıştı!
Sarı saçlarını boyayarak, bronzlaşarak, Kızıl Ordu subay ve askerleri ile fiilen dağlarda, PKK ile terör faaliyetlerine nasıl girdiklerini, Baba Esed’in bizzat APO’ya yaptığı nakdi ve silahi yardımları, uzun uzun anlatmıştı. Dün gibi kulağımda!
Hatta o zaman güya zıt kutuplarda olan ülkelerin, söz konusu PKK olduğunda nasıl da işbirliği yaptığını, yaşayan biri anlatıyordu. NATO üyesi İtalya, Batı Almanya, Fransa, Yunanistan, diğer tarafta, eski Demir Perde Ülkeleri, SSCB, Bulgaristan, Doğu Almanya, Suriye, PKK meselesinde pekala elele çalıştılar onyıllarca.
Tabii hedef Türkiye idi!
NATO’nun işine geliyordu, çünkü SSCB’ye karşı Türkiye’yi diri tutuyor, tonlarca silah satıyordu başta Amerika ve Almanya!
Yani geçmişte bile dost bildiklerimiz, hep arkamızdan kuyu kazmış, tıpkı bugün olduğu gibi. Tıpkı bugün Afrin’de ABD füzesi ile vurulan bir tankımızdan tam sekiz şehid çıktığı gibi! Allah ruhlarını şad etsin, hayat vermek için can veren Arslanlar’ımızın!
Batı Almanya’nın Heidelberg şehrinde hatta geniş bir arazi üzerindeki büyük bir malikane, PKK’ya hastane olarak çevrilmiş, dağlarda Türk yiğitleri tarafından yaralanan dağ domuzları, özel uçaklar ile Almanya ya getirilip, o hastane de tedavi gördükten sonra, tekrar geri gönderiliyorlardı. Bu şer yuvası 90’ların sonunda bir iki vatan evladının, orayı yerle bir etmesine kadar devam etmişti!
PKK Avrupa’da pek çok küçük çaplı dernekler ile bir ana merkeze bağlı örgütlenmiş durumda. Hatta öyle bir neteorkleri var ki, bir emirle, onbinler bir yere toplanabiliyorlar. Hemde Avrupa’nın her yerinde. Bugünlerde bunu özellikle Almanya’da izleyebiliyoruz!
Zeytin dalı operasyonu ile beraber, özellikle Almanya’da hemen her gün bir yerde toplanıyorlar. Referandum öncesi, Milletvekillerimiz ve Bakanlarımıza dahi, toplantı hakkı tanımayan, sudan sebepler ile yasaklayan Alman yetkilileri, PKK’nın itletine ses dahi çıkartmıyorlar. Neden çıkartsınlar ki?
ADOLF HİTLER’İN SS’i, MERKELİN PKK’sı!
Malum, Almanya bir yıldır, İslamofobya, Türkofobya ve hatta Erdoğanfobya’yı yaşıyor. Aşırı sağcı, ırkçı akımlar, son seçimlerde Almanya’nın üçüncü büyük partisi konumuna geldiler, halk zaten Nazi kafa idi, daha da radikalleştiler!
Eski ılımlı sağ ve sol partiler bile ırkçı popülizme girerek, özellikle de Türkiye’yi ve Türk vatandaşları hedef aldılar. Nazi Propaganda Bakanı Göbels bile bunlara gıpta ederek bakardı. Evet, o vakitler SS ve SA, yahudilere karşı, evvela algı, sonradan İmha operasyonlarına giriştiler!
Bugün ise, görüyoruz ki, bu görevi taşeronları PKK’ya devrettiler!
Afrin bahanesi ile 18 gündür sokaklarda itlik eden PKK’lılar, Türk Camii ve derneklerine, işyerlerine, hatta yolculara, tesadüfen araç ile geçenlere saldırmakta. Alman polisi ise, seyretmekte! Elbette, tarihte etikleri pislikleri, bizim insanımıza asla uygulayamazlar da, içlerindeki tüm pislikleri yine de deneyeceklerdir. Çünkü kadim dostları, biricik taşeronlarını tepeliyor TSK şu anda!
Ve Mehmetlerimiz vurdukça, sesleri Avrupa’dan çıkıyor, ABD’den çıkıyor. İyi de bunlar bizim “müttefiklerimiz, dostlarımız” değiller miydi? Hayır, hiçbir zaman da olmadılar!
Eski Türkiye’nin AB ve ABD aşığı ve uşağı bir klikin dostları idiler. O klike bu ülkede yer kalmayınca, onlar da istedikleri gibi kuklavari yönetemeyeceklerini anlayınca, dostluk da, müttefiklik de, çok gerilerde kaldı. Yerini, yüzümüze gülerek sırtımıza hançer saplayanlar aldı!
Sayın Çavuşoğlu, gayri resmi bir ziyarette Sigmar Gabriel ile samimi pozlar verince, ne hikmetse, özellikle Almanya’daki bazı STK’lar ve Milletvekilleri, “herşey düzeldi, herşey eskisi gibi olacak”, ya da “Almanlar bizim kadim dostlarımızdır” gibi romantik, bir o kadar da ütopik ve akıl almayan demeç ve tespitleri yayınladılar!
Ve geçtiğimiz gün Almanya yine üst düzey Darbecilere iltica hakkı tanıdı. Parlamentolarında boyunlarına taktıkları YPG paçavraları da cabası idi!
Hayır kardeşim, Almanya hatta AB ile ilişkilerimiz artık düzelmeyecek. Çünkü artık hiçbir şey eskisi gibi değil ve de olmayacak. Bu tür saçma sapan ve gerçek dışı düşüncelerden kurtulmalı, realiteler ile yüzleşmeliyiz!
Güçlü bir Türkiye işlerine gelmediği gibi, şu an orada yaşayan insanlarımız da gözlerine çıban gibi batmakta. Bu esnada, Avrupa kökenli vekillerimiz, saldırıları kınamak ile kalmayıp, gerekirse diplomatik servis aracılığı ile, olayların bizzat takipçisi olmaları elzemdir!
Avrupa’da yaşayan insanımız size oy verirken bu görevi de üstlenmiştir, bugün bunlar yokmuş gibi davranmak, en hafif tabiriyle, seçmeni aldatmaktır. Gerekirse oralarda kalın, ancak bu hayasızca akına siper olun!
Görüyorsunuz sevgili okurlarım, düşman dün de aynı idi, bugün de aynı. Görüyoruz ki, bu hususta değişen tek şey tavırları oldu, yüzleri oldu. Eskiden saklı gizli yaparlardı, şimdi alenen yapıyorlar!
Bu vesile ile, bugün ve operasyon boyunca şehid düşen Mehmedlerimizi tekrar rahmet ile yad etmek, ve şanlı ordumuzu Allah’a emanet ederek, muzaffer kılmasını dileyerek bitiriyorum yazımı!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam