Akıllı gastronomi, akıllı otelciliğe geçme zamanı

Turizm, tartışılmasız ülkemizin büyük bir ekonomik değeri, motoru, katma değeri yüksek bir sektörüdür.

Turizm de rekabette kalabilmek için, piyasanın gerçeklerine ayak uydurmak, inovatif modernleşmelere yatırım yapmak, kaçınılmaz bir zaruret olduğu gibi, ülke gelişimi için de bir o kadar önemlidir.

Ülkemiz, son 20 yıldır, lüks, ultra lüks, all inclusive ve ultra all inclusive otelcilikte, şüphesiz bir dünya markası haline gelmiş ve sektöre öncülük etmiştir.

Ancak, özellikle de pandemi esnasında ve sonrasında, turizmin kodları da bir nebze değişkenlik gösterdi, seçeneklere katılımlar oldu.

Birinci ve en önemli değişkenlik, ekoloji bilincinin yaygınlaşması.
Özellikle Alman ve Avrupa'daki bu bilinçlenme, sektörde tercih sebeplerinden biri oldu.
Yani tatil planlamasında, insanlar, sadece lükse, verilen hizmete değil, bir o kadar da, tesisin ekolojik standartlarına ne kadar uyumlu, emisyon değerleri nedir, bunları da inceliyor ve tercih sebebi yapıyor.

Burada aslında Türkiye, yine bir öncü rol oynayabilir!
Herkes bilir ki, dünyada geçerli bir mavi bayrak standarttı vardır, bu da denizin, kumsalın temizlik deresinin tescillini gösterir.

Belinde yaşayan genç Siyaset bilimci ve şirket danışmanı, Hakan Işık, yaptığımız söyleşide;
"Eğer Türkiye günümüzün gerçekleri doğrultusunda bir hamle yapıp, Avrupa'da var olan -Ekoloji mührü- tarzında bir yeşil bayrak standardını hayata geçirir ise yine dünya sektörüne öncülük yapmış olacak ve önemli bir maketing enstrümanı, rekabette ise önemli bir mesafe ile öne geçmiş olacaktır."

"Bu sadece pazarlama enstrümanı olarak görülemez, aslında daha ekolojik davranmak, küçük dokunuşlar, modernizasyonlar ile, enerji tasarrufuna giderek, aslında tesis sahiplerinin giderlerinin de önemli bir bölümü olan enerji harcamalarından tasarruf elde edecekleri, yani kazanç sağlayacakları manasına da gelir."

Günümüze çok kullanılan belli terimler var; Yapay zeka ve akıllı aygıtlar, şehirler, konutlar vb.
Bu teknoloji ile bir otel yönetimi, pek fazla operasyonel standartları optimize edebilir, daha verimli hale getirebilir.

Çatılara yerleştirilecek olan küçük rüzgar enerjisi aygıtları, güneş enerjisi kolektörleri ile enerjisinin önemli bir bölümünü, hatta tümünü kendisi üretebilir, depolayabilir, bu şebekeden gelebilen olumsuzluklara karşı da bir özlemdir aslında.

Özellikle de yaz aylarında, odaların klimalarını çalışır vaziyette bırakmak için, misafirlerin anahtar kartlarını soketlerde bıraktıkları ve saatlerce boşuna klimaların çalıştıkları bilinen bir sorun.

Halbuki RFİD teknolojisi ile ya da otele özgün bir uygulama ile misafirlere, oda klimasını, mesela 10 dk. Önce çalıştırma fırsatı verildiğinde, sağlanan enerji tasarrufu çok önemli rakamlara ulaşacaktır.

Bu hem çevrecilik bakımından hem de ekonomik bakımdan tesise bir katma değer sağlayacaktır.

Yine böyle bir uygulama ile misafir, misal olarak, odasının ne zaman temizlemesini belirtebilir ve House Keeping operasyonel unsurlarını, tam da bu değerlere göre planlayıp, optimizasyona gidebilir.

Sensörler ile donatılan soğuk hava depoları, buzdolapları, 24 saat soğutma yerine, sıcaklık belli bir değerin altına indiğinde, dış hava sıcaklığını hesap ederek, soğutma moduna geçebilir.

Bu da enerji tasarrufu konusunda kocaman bir artı demek olacaktır.

İkinci bir husus ise toplu turizm den uzak, bireysel, ailesel turizme yöneliş.
Önemli sayıda insanlar, pandemi bitmiş olsa da, toplu bir ortama girmekten imtina eder hale geldiler.

Turizm sektöründe bu, karavan turizmine, tiny house turizmine, daire, villa turizmine eğilimine yönelmeye neden olmuştur.

Turizm bölgeleri ise bu aslında bulunmaz bir nimettir.

All inclusive otelciliğinden dolayı, turizmi bölgelerinin şehir içlerinde, civarlarında alışveriş sirkülasyonu, gastronomi sirkülasyonu büyük bir ölçüde geriledi.

İşte bu alternatif turizme, behemehal yapılacak olan doğru adım ve yatırımlar ile, otel dışı turizme de yeniden büyük bir katkı sağlamak gayet de mümkündür.

Ancak var olan biçimde değil.
Nedir var olan?

Her adımda, dünya lüks markalarının imitasyon (çakma), ürünlerini satmak, hep aynı keramik ve tekstil ürünlerini satmak, hep aynı menüleri sunmak.

Yabancı turist bunlardan bıktı artık.
Haydi ilk Türkiye seyahatinde bu ürünleri aldı, götürürdü.

Tamam da bu insanlar her zaman mı fes alacaklar, küllük alacaklar, lokum alacaklar?
Hiç mi yenilik olmaz?

Kaldı ki bilmem hangi markanın çakması satılacağına, başarılı Türk markalarının orijinal ürünleri neden satılmaz?

Dünyaca ünlü BOSS markasının ürünlerini Eskişehir de Sarar dinmiyor mu, kumaşı Aydın'dan gitmiyor mu?

Adidas imiş, Puma imiş Nike imiş, hepsi Made in Türkiye değil mi?
Bizim de dünyaca ünlü markalarımız var, sahte yerine orijinale öncülük verilirse, ülkemizin prestiji için de bir artı olacaktır, çünkü Avrupa'da, Türkiye plagiat paradise yani çakma cenneti olarak nam salmış durumda maalesef.

Bu negatif imajdan kurtulmak da bir hedefimiz olmalı.

Işık:
Senelerdir Almanya ve Avrupa'da gastronomi sektörüne danışmanlık hizmetleri veriyor, sıfırdan kurulaşların yanında rol aldığımız gibi, tecrübeli müesseselere de modernizasyon, optimasyon konulularında, kapsamlı hizmet veriyoruz.

Turizmde ciddi bir marka olan ülkemizdeki, eksiklikleri, hatta ciddi eksiklikleri görünce, bir Türk vatandaşı olarak elbette üzülüyoruz.

Evet, ülkemiz otel Turizmciliğinde bir çok yeniliğe öncülük etmiş, Türkiye ismini uluslararası bir main brand haline getirmiştir.

Şimdi de yine inovatif değişiklikler ile, Turizm 4.0 ı başlatabilir, bu potansiyel, tecrübe ve girişimcilik sektörümüzde fazlasıyla mevcut.

Her şeyde olduğu gibi, bu konuda da başarının ilk adımı başlamaktır.


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
OGÜNhaber