Ah AİHM, durumunuz çok vahim

Geçen günlerde AİHM'in Türkiye Cumhuriyeti aleyhine verdiği iki karar, ortamı, ortalığı çok gerdi.
Beni hiç şaşırtmadı, çünkü historyası belli.
Gelişmeler silsilesi belli.
 
İlk etapta AB'nin, Türkiye'nin tam üyelik konusundaki görüşmeleri askıya alması var.
Bununla ilgili yazmıştım.
 
Sonra ise Sayın Cumhurbaşkanı'nın, New York seyahati, aslında çıkartması önce verdiği "gerekirse yollarımızı ayırırız" demeci.
 
Yine New York'da Türk Devleti'nin ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın yoğun diplomasi trafiği.
İş çevresi ile gayet müspet geçen toplantılar ve arka kapı diplomasisi.
 
Buna elbette bir çomak sorulmaya çalışılacaktı, bu da AİHM aparatını kullanılarak yapıldı.
 
İki karar da birbirinden skandal, birbirinden tarafgirlik içeriyor.
Yani AB adamlarını kayırma çabasında.
 
Birincisi Osman Kavala meselesi, Selahaddin Demirtaş meselesi.
İkinci ve bence çok daha vahimi, FETÖ ile alakalı karar soytarılığı.
Kimse kusura bakmasın ama bu devletin yargısı neyi delil olarak kabul eder, neyi etmez, buna elin Avrupalıları karar verecek değil.
 
Uygar ve bağımsız bir ülkenin yargısı da bağımsızdır.
Neymiş efendim, ByLock hesabı delil sayılamazmış.
FETÖ toplantılarına katılmış olmak, delil sayılamazmış.
 
Yok yav, ne güzel İstanbul be.
 
Birileri gelecek, benim devletimi ele geçirmeye çalışacak, hatta darbeye yeltenecek, kendinde bu cüreti görecek, ve fakat en somut deliller, delil olarak sayılmayacak, öyle mi?
Hadi oradan.
 
Bu sadece FETÖ'yü meşrulaştırma çabasından başka bir şey değildir.
Kaldı ki, Türkiye'nin bu kararı asla tanımayacağı da onlar için hiç önemli değil.
 
Önemli olan, bu kararın AB bazında vereceği etki ve yetki.
 
İsveç meselesi de bunun içine girince, işte büyük resim yerine oturuyor.
 
Bu da şu manaya geliyor:
Yarın, Türkiye bu teröristlerin iadesini isterse, İnterpol kırmızı bülteni çıkartırsa, AB ülkeleri, bu kararı referans göstererek, iade etmeyecekler.
Temsil nitelikli bir karar oldu yani.
 
Yoksa dediğim gibi, AİHM, bu kararın Türkiye tarafından ciddiye alınmayacağının da gayet bilincinde.
Zaten AHİM, tam olarak ne işe yarar, o da tartışılır.
 
Neticede, bir sürü AB ülkesi de aleyhlerine çıkan AHİM kararlarını uygulamadılar, uygulamıyorlar.
Neden çünkü hukuken böyle bir mecburiyet de yok.
 
Peki, şu geçen aylarda Almanya'da apar topar gözaltına alınan 40 – 50 İmparatorluk vatandaşı, neden derdest edildi?
 
Çünkü Alman hükümetine karşı darbe planladıkları için.
Bakın sadece planladıkları için.
 
Fiiliyat yok, teşebbüs dahi yok, sadece mail trafiği, chat trafiği ve telefon konuşmaları var.
Ama içerdeler ve darbeye teşebbüsten yargılanıyorlar.
 
Bizde ise durum tamamen farklı.
Fiili ve kanlı bir girişim var.
Vatana ihanet var.
Casusluk, askeri casusluk var.
Delilli, ispatlı.
Ama biz bir zahmet salıverelim mişiz.
 
Kusura bakmayın ama oyununuz çok açık, çok belli.
 
Senelerdir beslediğiniz hangi terör örgütü var ise, onların AHİM e açtığı her dava da, sözde Türkiye mahkum edildi.
 
Ancak dediğim gibi, asıl amaç, Türkiye'nin terör suçundan aradığı kişilere, rahatça hamilik etmenin, illegal, yasal yolu.
 
AİHM'in durumu gerçekten de çok vahim!
 
 
 
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam.
OGÜNhaber