ABD'nin yaptırım çabası ve toplum

Kimse kusuruma bakmasın ama sesli güldüm!

Kırk yıl düşünsem, bir zamanların ‘koca ABD’sinin’ bu denli gülünç durumlara düşeceği aklıma gelmezdi!

Bunun neresi gülünç diye soranları duyar gibiyim ve hemen açıklıyorum:

Çünkü bu karar, mantar tabancası ile ava çıkmak gibi bir şey de ondan!

Yani hava gazı, yani lafı güzaf!

Üstüne yazılan kağıt kadar değeri de yok, ehemmiyeti de yok!

Kuru gürültü! Hatta askında ABD’nin bir daha itibarını yerle bir eden bir karar!

Hiçbir etkisi yok, hiçbir getirisi de asla yok!

Yani şu an, Çin’de biri bisikletten düşse, bizim için aynı etkiyi taşır!

Sıfır!

Diplomatik olaraktan elbette cevap verilmesini gerektiren bir konu, o başka!

Çünkü hiçbir devletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin iki şerefli Bakanına yaptırım uygulaması asla söz konusu olamaz! 

Hiçbir devlet, haydut yöntemleri ile, şantajcı tavırlar ile Türkiye Cumhuriyeti’nin içişlerine burnunu sokamaz!

Hiçbir devlet de Türk yargısına müdahil olamaz!

Ne kadar komik de olsa, kabul edilebilir bir tavır değil! 

Hoş, nasıl bir karmaşa içinde olduklarını, Beyaz Saray’ın meşhur sarışın sözcüsü bizzat sergiledi!

‘Türk adaleti sizce bağımsız mıdır?’ sorusuna, ‘Kesinlikle bağımsız olduğunu söyleyebiliriz’ cevabını verdikten hemen sonra gelen;
‘Madem öyle, niye Sayın Erdoğan dan, Brunson’u serbest bırakmasını istiyorsunuz’ sorusuna ise cevap veremedi!

Yani Beyaz Saray oldu komedi kampanyası!

Gelelim diğer karara, F35 meselesine!

Bu hususta ABD senatosu, karar merci değil. Bunu kendileri de çok iyi biliyorlar!

Bu NATO’yu ilgilendiren bir projedir ve F34 programının en etkin ayağı da Türkiye dir!

Çünkü bu uçağı alan tüm ülkelerin pilotları, F34 eğitimini Türkiye de alacaklardır! Bunun altyapısı ise çoktan bitmiştir ve kaydırılması da söz konusu olamaz!

Onun için bu karara da ancak gülüp geçilir!

Gelelim bu diplomatik krizin sebebine!

Yok, yok iki yıldır hapis yatan papaz, yani ajan bozuntusu değil!

Türkiye’nin atakta olan ve önemli ihracatlar yapmaya başlayan savunma sanayii!

Bugüne kadar bu sektör, ABD’nin ve bazı AB ülkelerinin elinde idi!

Şimdi ise Türkiye bu pazarın önemli bir payını pastadan kesip aldı!

ATAK helikopterleri, balistik füzeler, zırhlı araçlar, MPT76 ve GİRSAN’ın ürettiği tabancalar dünya pazarlarında yerlerini buldu, buluyor!

Tabii diğer silah sistemleri de!

Haliyle bu da Conilere battı!

Suriye de ard arda atmaya mecbur kaldıkları geri viteslerin de burda elbette payı çok büyük!

Tabii oyuncakları olan PKK’nın yok olma sınırına gelmesi de!

Yani papaz bahane, yaptırım şahane!

Bunu bir gün yazacağım da aklıma gelmezdi, ancak Kılıçdaroğlu’nun birkaç gündür ağzından çıkanları takdir ettim!

15 Temmuz dedi, Darbe girişimi dedi, Tiyatro demedi, arkasında Pensilvanya da oturan kişi dedi, Türkiye Cumhuriyeti Bakanlarına yapılamaz dedi!

Dedi yani!

Bir an düşündüm, başına taş falan mı düşmüş bunun diye, yoksa gerçeğini kaçırıp, yerine dublörünü mü koydular diye!

Yani dolara falan da sevinmedi!

Sonra tabii mesele Kurultaya gelince, malum saçmalıklara devam edince, değişmediğini anladım!

Dolara sevinmedi derken…

Kılıçdaroğlu sevinmedi de içimizde olup, yanımızda olmayan, pasaportu Türk, genleri meçhul olan bir sürü yaratık, sevinç çığlıkları atmaya devam ediyor!

Yaptırıma “Gol” diye sevinen HDP’nin vekil bozuntusu Ahmet Şık’a söyleyecek kelime dahi bulamıyorum!

Ancak, onu ve girdiği partiyi üçüncü kez Meclis’e taşıyan, renk aşıklarına diyorum ki:
Övünün!

Böylelikle söz de topluma gelmiş oldu!

Son günlerde gündemden düşmeyen bir şey var magandalık!

Hastane yolunu trafiğe kapatıp düğün alayı için drift yapanlar mı,

Yine düğün konvoyunda oraya buraya silah atan damatlar mı,

Asker uğurlamasını bahane ederek, yolları kapayan, kornalar ile, motor sesleri ile, silah sesleri ile, insanların huzurunu bozanlar mı,

70 küsür yaşında adamı önce ıslatıp sonra darp edenler mi,

Trafikte canavar kesilip, yanlışları yüzlerine vurulunca, sopalar ile araçlardan inenler mi..,

Bu liste bitmez!!!

Özeti basit, terbiyesizlik, aymazlık, kural tanımamazlık!

Eskiden büyüklerin yanında sesini bile çıkartamayan, bırakın yükseltmeyi, ayıp sayan gençlerimiz vardı!

Bir toplum içinde oturup kalkmasını bilen, edep, adap bilen gençlerimiz vardı!

Ancak belli oluyor ki o zamanın gençleri, aynı değerleri omlardan doğanlara verememişler!

Toplum ahlakı diye bir şey kalmamış!

Herkes bir Ali kıran, baş kesen olmuş!

Küçük çocukların bile, koca, koca insanlara kafa tuttuğu, posta koyduğu bir devire gelmişiz!

Biz bu değiliz! 

Ancak, peş peşe ortaya koyulan mafya dizileri, belinde silah ile, psikopata bağlamış ortalıkta gezenlere çevirdi bu toplumu!

Yazık ki bin kere yazık!

Kendi kendime diyorum ki bazen, bu özgüven patlaması yaşayan, gereksiz enerji dolu gençliği, sokaklar yerine, topluma faydalı yerlerde görsek nasıl olur acaba?

De benimkisi ütopya olsa gerek!

Çünkü topluma değil de nargile kafelerine faydalı olmayı yeğliyor bunlar! 

TV’ler de de sürüsüne bereket, eşkıya dizileri yayınlanmaya devam ettikçe de bu sorunun ortadan kalkacağını pek sanmıyorum!

Diyeceğim tek şey, askerde, polis de olan akranlarınıza bir bakın, belki feyz alırsınız!

Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam 
OGÜNhaber