Türkiye, terörün kökünü kazımak için tarihî bir eşikten geçerken; “Tecessüs Türkiye” sürecini dillerine dolayanlar, İmralı’ya yapılacak devlet hamlesine çamur atanlar ve bu girişimleri hainlik gibi gösterenler aslında kendilerini ele veriyorlar.
Çünkü terörün bitmesinden en çok korkanların kim olduğunu anlamak için derin analiz gerekmiyor:
– Terörden siyasi rant devşirenler,
– Terörün devamından beslenen uluslararası odaklar,
– Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen lobiler,
– Ve maalesef içimizdeki bazı sözde vatanseverler…
Bu kesimler, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili bir vizyona sahip değiller.
Onların tek derdi, Türkiye güçlenmesin; Türkiye diz çöksün; Türkiye kendi güvenliğini ve kaderini kendi belirlemesin.
“İmralı’ya gidilmez!” diye bağıranlara soruyorum:
Terörün bitmesini istemiyor musunuz?
Devletin masa kurduğu yer, muhatabın adresi değil, devlet iradesinin yönüdür.
Bugün “asla görüşülmez!” diye masaya yumruk vuranlar, dün bölgeyi hendeklerle, barikatlarla cehenneme çeviren teröristlere sessiz kalanlardır.
Dün teröristlere “arkadaşlar” diyenler, bugün devlet aklına ders vermeye çalışıyor.
Ne ironi ama!
Terörün bitmesinden korkan çevrelerin ortak özelliği şudur:
Türkiye’nin güçlü olmasını istemiyorlar.
Bu ülkede terörün bitmesinden neden rahatsız olunur?
Çünkü terör biterse:
- Türkiye üzerinde kurdukları baskı araçları yok olur.
- Siyaseti terör korkusuyla şekillendirenler sahneden düşer.
- Dış güçlerin içeride kullandığı aparatlar işlevsizleşir.
- İçerideki muhalefet odaklarının “kaos siyaseti” çöker.
- Türkiye, kendi coğrafyasının en büyük gücü haline gelir.
Bazılarının kabusu tam da budur!
Bu yüzden terörün bitmesine değil, devletin attığı her adıma saldırırlar.
Muhalefetin çelişkisi:
Terörle mücadelede yetersiz oldukları dönemlerde “Aman barış olsun, yeter ki masa kurulsun” diye ağlayanlar; bugün devlet terörü bitirmek için adım atınca, bir anda şahin kesiliyorlar.
Soruyorum:
Bu neyin ikiyüzlülüğü?
Bu neyin siyasal ahlaksızlığı?
Dün terör örgütünün siyasi uzantılarıyla kol kola gezenler, bugün devlete akıl veriyor.
Türkiye’nin güvenliği söz konusu olunca, siyasi hesaplarını bir kenara bırakacak kadar omurga gösteremeyenler, devletin beka stratejisine laf ediyor.
Bu millete rağmen siyaset yapanlar, bu devletin geleceğini okuyamaz.
Bu millet terörün bitmesini istiyor!
Bu devlet terörü bitirmeye kararlı!
Devlet aklı, sokak muhalefetinin çığırtkanlığına göre şekillenmez.
Devlet, bugün 40 yıllık bir defteri kapatma adımı atıyor.
Bunu anlamayanlara açıkça söyleyelim:
Bu operasyon seçim hamlesi değil,
Bu süreç siyasi manevra değil,
Bu bir beka mühendisliğidir!
Sınırlarımızdan 20–30 km içeride değil, 300 km ötede temizlenmiş terör koridoru hedefleyen bir Türkiye’den bahsediyoruz.
Bunu görmeyip “Niye görüşülüyor?” diye soranlara cevabımız net:
Terörün bittiği bir Türkiye’den kimler rahatsızsa, bu sürece işte onlar karşıdır.
Asıl soru şu: Siz nasıl bir Türkiye istiyorsunuz?
Terörün tamamen bittiği,
Milli birlik ve güvenliğin güçlendiği,
Sınırlarının tehdit altında olmadığı,
Dış politikada masaya tok oturan,
Kendi kararlarını kendi veren,
Savunma sanayiinde bağımsız bir Türkiye mi?
Yoksa:
Terörün siyasi malzeme olduğu,
Her seçimde kalkıp “Barış gelecek!” diye umut tacirliği yapıp sonra hiçbir şey yapmayanların Türkiye’si mi?
Kusura bakmasınlar…
Türkiye artık o zayıf, kırılgan, yönlendirilebilir ülke değil.
Son söz: Terör biterse Türkiye kazanır. Buna karşı çıkan kaybeder.
Bugün devlet doğru bir adım atıyorsa, bu adımı itibarsızlaştıranlar gelecekte milletin karşısına çıkamaz.
Bu sürece “ihanet” diyenler, aslında terörden medet umanlardır.
Türkiye terörü bitirmeye kararlıysa, kimse bu milletin önünde duramaz.
Terörün bittiği bir Türkiye’yi istemeyenler, kusura bakmasın:
Bu millet sizin değil, devletinin yanında duracaktır.