Millet kendi eğlencesinde, vur patlasın çal oynasın. Kimsenin umurunda değil, sanki onlar başka bir dinden, başka bir milletten.
Bu nasıl bir vicdan, nasıl bir insanlık bunu anlayamadım. Bu menfur olaydan dolayı, zerre miskal acı hissettiklerini, yüreklerine şehidimizin acısının düştüğünü görmedim. Yaşlısından gencine kadar herkeste aynı vurdumduymazlık…
Hani derler ya, 'Ateş düştüğü yeri yakar.' Bu insanların tavrından sonra bu sözün doğruluğuna bir kez daha inandım.
Bu şehit benim evladım olsaydı diye empati kurduğumda, herkese nasip olmayacak bir şeref ve gurur. Ama o daha 15 yaşında, hayatının baharında, bıyıkları bile terlememiş bir evlat.
Bu noktada elbette şöyle demek daha doğru olacaktır. "Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler." Bu vatanın şerefli bir evladı olarak, şeref diyorum ya, öyle herkeste bulunmaz.
Örnek mi istiyorsunuz?
Başım üstüne; Kemal Kılıçdaroğlu ve şakşakçıları, Fetö ve yandaşları, evini HDP ve PKK’ya açan sözümona sanatçılar.
Bu millete mensup olmanın şerefini kavramamış herkes. Bu konuda daha çok örnek var ama ben saydıkça ağzıma dolan küfürler ve yüreğimi sarsan kin ve nefret beni daha da kamçılıyor ya, sabır ya Rabbi dedikten sonra da Allaha havale ediyorum.
Zira Mevlam şöyle buyurmuştur: "Benim verdiğim canı, ancak ben alırım". Elbette ki şehidimizde, bu aziz vatanın yüreğinde vatan sevdası taşıyan şerefli bir evladı.
Acaba ne yapardık? Nasıl dayanırdık?
Ya da şöyle bir soru sorayım. Bu vatan da yaşayan, bu vatanın her nimetinden yararlanan, başta bazı karaktersiz siyasiler, sözde aydınlar, sanatçı sıfatı ardına saklanan katıksız hainler.
İşte şapkamızı önümüze koyup biraz düşünelim. Kaldıysa biraz vicdanımız, elimizi vicdanımıza koyup düşünelim.
Bu körpe fidanlar ne uğruna yok oluyor.
Ha senin öyle bir eğlence ortamında ne işin vardı diye soran olursa, ben çalışıyorum ama bu rezilliğe dayanamayıp işi de bıraktım. Amacım övülmek değil elbette. Sadece insan olmak bunu gerektirdiği için..