En azından Türk halkı, yeni Cumhurbaşkanı adayı veya adaylarını ''resmen'' öğrenmiş olacak. Her ne kadar; bu yazı, daha hiçbir isim belli olmamışken kaleme alındıysa da, değişen bir şey olmuyor. Çünkü, büyük bir ihtimalle Başbakan Erdoğan'ın ismi Çankaya'ya aday gösterilecek. Ya da yine AKP'li veya tandaslı bir ''zat'' Köşk için belirlenecek. Nereden bakılırsa bakılsın, yani ister Erdoğan olsun ister başka bir AKPli olsun Çankaya'da ''radikal'' bir girişimin ilk adımları atılmış oluyor. Gerçekten de, Cumhuriyet'in kuruluşundan beri, Cumhurbaşkanlığı makamına belirli kriterlere sahip liderler, politikacılar, bürokratlar veya asker kökenliler seçiliyor veya getiriliyordu. Şimdi ise, görünen odur ki, bütün engellemelere, tepkilere rağmen Çankaya'nın profili değişiyor. İşte bütün gürültü de bundan kopuyor. Serinkanlı bir düşünüş, Çankaya'da vuku muhtemel gelişmeyi, ''demokrasinin cilvesi'' olarak önümüze koyuyor. Ne var ki, mevcut anlayış, teamül, kriterler ve tarihi süreç, Çankaya'ya, bambaşka bir ''zırh'' kazandırıyor. Demokrasinin cilvesi karşısında, zırhın mevcudiyeti, Çankaya'ya çıkışı zorlaştırıyor. İçinden çıkılmaz bir kargaşa ortamında, Çankaya'nın yeni ismi, kim olursa olsun, güç ve çetrefilli bir dönem yaşayacağı şimdiden anlaşılıyor. Ne yazık ki, bu süreç, Türkiye'ye büyük faturalara neden olabilecek ''ağırlık'' taşıyor. Oysa, Türkiye'nin böyle bir ''kargaşa'' dönemine, her ne pahasına olursa olsun girmemesi gerekiyor. Zaten, Cumhurbaşkanlığı'nın yanı sıra genel seçimler, yeni bir Türkiye profili çizecek bir derinliğe de sahip bulunuyor. Gerçekten de, ülke ''kritik'' günlerden geçiyor.
kakin@ogungazetesi.com.trOGÜN/15-21.Nisan.2007/Sayı:16