Gerçekten de, seçimlerin ''meşru'' kabul edildiği demokratik hayatta, her kazananı da en azından ''tanımak'' icap ediyor. Türlü-çeşitli badirelerden geçen ANAP, isim değiştirerek Türk siyasi yelpazesinde yerini almaya uğraşırken verdiği fireler ne yazık ki devam ediyor. Bu ''kan kayıpları''na rağmen DP'nin yeni çehresi bile, demokrasinin bir ''cilvesi'' olarak literatürde yer alıyor. DP Genel Başkanlığı'nı kazanan Süleyman Soylu'yu çoğu politikacılar ve kalem erbabı ''emanetçi'' olarak vasıflandırıyor. Ne var ki, ''emanetçi'' formülünün de özellikle bu partide uygulanıp tuttuğu da biliniyor. Sevgili Yılmaz Hastürk'ün ''Baba Süleyman'dan Bebe Süleyman'a'' yakıştırmasında ''bebe'' diye vasıflandırılan Süleyman Soylu'yu yakından tanıyanlar pek kabullenmiyor. Nefis ''baba'' ve ''bebe'' karşılaştırılması da literatürde yerini alırken Süleyman Soylu'nun işi götürebileceği iddiaları dolaşıyor. Gerçekten de, Süleyman Soylu, bir ''raslantı'' eseri veya ''geçici'', ''zoraki'' adına ne denilirse denilsin DP'de de 16. Genel Başkan olarak yer alıyor. Türkiye Gazetesi ve TV8'de çalışırken, Tansu Çiller Hanımefendi'nin her ziyaretlerinde Süleyman Soylu mutlaka yanı başında bulunuyor ve organizasyonu yükleniyordu. Bu arada il başkanlığı dahil çeşitli görevler Süleyman Soylu'yu politikanın göbeğine atmış ve gençliğine rağmen lider olmuşsa, bunu garipsememek, demokrasi adına da önem arz ediyor. Ne var ki, ''gün olur, devran döner'' Çiller Hanımefendi yeniden siyasete ısınırsa, ne olur, ne biter şimdiden kestirmek de mümkün görünmüyor. Zira, her şeye rağmen DP'nin yeni Genel Başkanı Süleyman Soylu arkadaşımızın ne yapacağını kimsenin şimdiden ''kesin'' olarak bilmesi de beklenmiyor.
kakin@ogungazetesi.com.trOGÜN/13-19.Ocak.2008/Sayı:55/Sayfa:07