Her ne kadar ülkemizde ''istihbarat''ın önemi henüz tam olarak kavranamamışsa da MİT ''gizemli'' üç harf olma konumunu koruyor.
Dışişleri Bakanlığı kökenli Sönmez Köksal'ın ''MİT yeniden yapılanmalı'' beyanı değerlendirilirken, ''bir yanlışa düşmemek'' gerekiyor.
Özellikle, MİT'i çağın gerisinde görme yaklaşımının ''doğru'' ve ''objektif'' olmadığı biliniyor. Değerli gazeteci-yazar arkadaşımız Sebahattin Önkibar'ın bazı paragraflarını sütunumuza aldığımız MİT ile ilgili yorumuna, ''candan'' katılmak icap ediyor.''...
Her şeyi ile reorganize edilen MİT, artık oyunu kuralları ile oynuyor. Dün düşük eğitimli taşralı takip memurlarını istihdam eden MİT, şimdi lisan bilen, iyi okullardan mezun pırıl pırıl kadrolarla yoluna devam ediyor. Keza istihbaratta teknoloji kullanımı da tahmin edilenin ötelerinde. En önemlisi, kurumun vizyonu ve ilgi alanları da fevkalade genişletilmiş. Dahası, dış istihbaratta da MİT pek çok ülkenin istihbarat kurumuyla yarışacak seviyede. Dinlediğime göre kısacası MİT, en büyüklerle arasındaki mesafeyi bayağı bir kapatmış...
Kuşkusuz bu gelişmeler sevindiricidir. Ancak tam bu noktada bir parantez açıp bir bakışımı sunmak isterim. MİT eğer küresel ağırlıkta bir güç olsun isteniyorsa, hem kaynakça desteklenmeli, hem de TSK misali kendi içinde bir terfi sistemi yapısını da oluşturabilmelidir. MİT Başkanları da tıpkı Genelkurmay Başkanları gibi kendi bünyelerinden çıkmalıdır. Aksi olur, dışarıdan bir şapka giydirilirse, oyunun kuralı gereği beklenen verim alınamaz.''
Gerçekten de, MİT, ülkemizin ''bekası'' için ''çaba'' gösteren, hatta ''mücadele'' veren milli kuruluşlarımızın başlarında yer alıyor.
Her ne kadar MİT'i bir ''manşet'' haber uğruna ağır eleştirme veya faaliyetlerini saptırma girişimlerine artık rastlanmıyorsa da, zaman zaman ''yanlış'' bilgi ve değerlendirmeler yapılıyor.
Gittikçe ''şeffaflaşan'' bir MİT'i değişik yörüngelere oturtmanın modası geçmiş bulunuyor.
kakin@ogungazetesi.com.tr OGÜN/2-8.Aralık.2007/Sayı:49/Sayfa:08