şimdi ''şaşırmış'' bir şekilde ne diyeceklerini bilemiyor. Çoğu kez bir kurum veya kuruluştan kaynaklanan hatalar, bir yerde ''görmezlikten'' gelinir veya kapatılmaya, zararsız hale getirilmeye çalışıldığı hatırlanıyor.
Kısacası, Türkiye şimdiye dek ''çarpık'' mı denir ''sansasyonel'' mi denir, birçok olaya göğüs germiş bulunuyor.
Ne var ki, ''Kuvvetler ayrılığı'' anlayışını, sistemini kökünden bozabilecek ''kargaşa'' hiçbir zaman böylesine su üstüne çıkmış görünmüyor.
''Kuvvetler ayrılığı'' kargaşasında, belki de en çok, devletin itibarı zedeleniyor.
Bu arada, halkımızın çoğunluğu, ayrıntısına pek girmemekle birlikte, gelişmeleri ''endişe'' içinde izliyor.
Daha önceleri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yayınladığı ve ''e muhtıra'' diye adlandırılan bildiriye benzetilen Yargıtay'ın girişimi, buna ''alelacele'' verilen yanıt gerginliği bile zorluyor.
Bir bakıma, yargı ile hükümet karşı karşıya kalırken, gelişmeler başka yeni gelişmelere ''gebe'' oluyor. Nitekim Yargıtay'ın bildirisine yanıt veren hükümete bu kez Danıştay'dan gelen tepki de, yargının meşrutiyetinin tartışmaya açılmasından kaygı duyuluyor.
Gerçekten de, şimdiye kadar böylesine ''grift'' böylesine ''karmaşık'' ve böylesine ''kritik'' bir gelişmenin yaşanıyor olmasının, büyük bir ''talihsizlik'' olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Üstelik yurt içinde ve dışında her an ekonomik krizin şiddetini arttırması beklenirken, ''Kuvvetler Ayrılığı'' platformundaki kargaşanın en çok kime yarayacağını düşünmek bile Türk insanını, türlü çeşitli ürküntü içinde bırakıyor.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin çağrısı üzerine Hükümet-Yargı gerginliğine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün karışmasının ne kadar yarar getireceği de şimdiden tartışılıyor.
Velhasıl Hükümet-Yargı arasındaki gerginliğin kimseye fayda getirmeyeceği de biliniyor, hatta kabul ediliyor.
kakin@ogungazetesi.com.trOGÜN/25-31.Mayıs.2008/Sayı:74/Sayfa:06
Gazete baskısı için tıklayınız.