Kurban Bayramı'nın
''kurban kesimi'' yanısıra en büyük özelliği, kutsal hac farizasının da, bu zaman ve atmosferde eda edilmesiyle taçlanması asırlardır sürüyor.
''Kutsal topraklar'' da, insanın benliğini sarıp sarmalayan ve asla unutulmayan izlenimler, bir ömür boyu unutulmuyor.
Söz gelmişken,
''kurban kesimi'' sık sık bazı medya organlarında eleştiriye neden olmasının da burukluğu siniyor.
Oysa, yüce dinimiz icabı, her Kurban Bayramı'nda
''hali-vakti yerinde olan her Müslüman'ın kurban kestirmesi icap ediyor.''Tabii ki, kurbanların cinsi, kişinin mal varlığıyla paralel olarak kendisi tarafından tespit ediliyor.
Müslümanlığın her safhasında olduğu gibi, hiçbir
''zorlama'' bahis konusu olmuyor.
Zaten, kurban etinin çoğunluğu da öncelikle yoksullara ve işi-gücü bozuk olanlara dağıtılıyor.
Kurban kesimine gelince, tabi her şeyden önce, ehli kişiler veya kasaplar tarafından ve elverişli ortamlarda yapılması icap ediyor. Her yıl medyada yer alan ve hiç de hoş olmayan görüntülerden kimin sorumlu olması gerekli olduğu hala, tam olarak belirlenmemesi bulunuyor.
''Kurban kesimi''ni
''hayvan katliamı'' gibi görmek veya göstermek isteyenler gerçekten de yanılıyor.
Nasıl ki, Hıristiyanlıkta Noel veya yılbaşlarında
''hindi'' kesip pişirip yemek varsa, Müslümanlıkta da hem de dinin bir vecibesi olarak koyun-kuzu veya sığır kesmenin varlığı hiç kimseyi ''tedirgin'' etmeyi gerektirmiyor.
Kaldı ki, son yıllarda kurbanlar artık
''vekalet'' vererek, büyük kurum ve kuruluşlar tarafından kestirilip, dağıtılıyor.
Milli ve dini bayramların değerini, bilmek ve tam anlamıyla
''samimiyet''le kavrayıp
''candan'' kutlamak gerekiyor.
CRA 25.Kasım.2009 Çarşamba - 01:10:00