Tibet için ayağa kalkan dünya, nedense Doğu Türkmenistan'ı es geçiyor, adeta unutuyor.
Yarım asrı geçkin bir süredir, milyonlarca Türk, ''esir'' muamelesi görüyor.
Ne yazık ki, ABD gibi kendilerini ''süper'' devlet sanan ülkeler, ''demokrasi'' havarisi kesilirken, hala esir milletler ''özgürlük''ten yoksun yaşıyor.
1933'te Kaşgar'da kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti'nin, Rus-Çin güçbirliği ile yıkılmasından 55 yıl geçmiş olmasına rağmen, esir bir millet ''özgürlük'' bekliyor.
Doğu Türkistan'ın özgürlüğü nedense, bütün dünya tarafından unutulmuş görünüyor.
Ara sıra, ABD'nin Çin'e karşı bir ''koz'' gibi kullanmasından başka, uluslurarası arenada ''özgürlük'' için hiçbir çaba harcanmıyor.
‘HÜR DÜNYA CEVAP VER' Oysa, hala sürgünde de olsa, Doğu Türkistan'ın parlementosu bulunuyor.
Bir yandan Çin'in baskısı, diğer yandan sözümona hür dünyanın vurdumduymazlığı, trajediyi oluşturuyor.
60 kişilik, sürgündeki Doğu Türkistan Parlementosu, ''dönem'' toplantılarını gerçekleştirirken, dünyaya önemli mesajlar vermeye devam ediyor.
Kabul edilen Anayasa'nın hükümleri gereğince, çalışmalar yapılıyor.
Parlemento, bütün dünyaya ilan ettiği Anayasa'nın ışığı altında çağrılarını sıklaştırıyor.
Anayasa'yı tüm dünyaya ilan eden Doğu Türkistan Parlementosu'nun tarihi çağrısına hür dünyadan yanıt bekleniyor.
Başta BM olmak üzere ilgili ülkelerin Dışişleri bakanlıklarına gönderilen Anayasa, gerçekten de önemli mesajlar ve hedefleri kapsıyor.
TÜRKİSTAN GELECEĞİNİ ARIYORGiriş bölümünde, ''Bu Anayasa, Kızıl Çin tarafından işgal edilen Doğu Türkistan'dan kaçarak dünyanın çeşitli yerlerinde sürgünde yaşayan Doğu Türkistanlı muhacirlerin ortak milli iradesiyle hazırlanmış olup işbu Anayasa; Doğu Türkistan halkının ve onların evlatlarının hürriyet içinde yaşamalarını sağlayıcı önlemleri almak ve işgal altında yaşayan halkımıza, hürriyetimize kavuştuğumuzda onların önünde nelerin beklediğini göstermek için hazırlandığı'' açıklanıyor.
DEMOKRATİK ANAYASA67 maddelik Anayasa'da devletin niteliği, ''demokratik, BM'ye, bağımsızlık ilkelerine bağlı, insan haklarına saygılı, sosyal, üniter hukuk devleti'' olarak tarif ediliyor.
Anayasa'nın ''Devletin Dili, Dini ve Başkenti''ni belirleyen 7. maddesi ise, ''Doğu Türkistan'ın devlet dili, Uygur Türkçesi'dir. Kazakça ve Kırgızca diğer milli dillerdir. Devletin dini, İslam'dır. Devlet diğer dinlere saygı gösterir, korur ve her türlü dini haklarını teminat altına alır.
Herkes inanç, kanaat, vijdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Devletin ve cumhuriyetin ana niteliklerini bozmaya, ortadan kaldırmaya hiç kimse teşebbüs edemez'' şeklinde kabul ediliyor.
Anayasa'nın ilk üç maddesi şöyle oluşuyor:
Madde 1: Devletin ismi, Doğu Türkistan Cumhuriyeti'dir.
Madde 2: Devletin niteliği: Demokratik, BM ve bağımsızlık ilkelerine bağlı, insan haklarına saygılı, sosyal, üniter hukuk devletidir.
Madde 3: Devletin bayrağı, Ayyıldızlı Gökbayraktır. Bayraktaki gök mavisi renk ve yıldızının manası, gökyüzünün genişliğinden ilham alarak parlayan yıldızdan mücevher gibi bütün dünyaya huzur ve barışı getirmek ve tüm insanlığa hizmet etmektir.''
TÜRKİYE, SINIFTA KALDIHür dünyanın, özellikle BM'nin Doğu Türkistan Cumhuriyeti'ne bakışı şimdi daha da merak uyandırıyor.
Herşeye rağmen, esaret altında geçen koskoca yarım asır, Çin ve Rusya'nın yanı sıra, hür dünyanın maskesini de düşürüyor.
Türkiye ve Türk dünyasına gelince, yine ne yazık ki Doğu Türkistan'ın özgürlüğü için atılabilen adımlar daima ''cılız'' kalıyor.
Oysa, başta Türkiye olmak üzere bütün Türk devletleri hatta islam ülkeleri, Doğu Türkistan'ın özgürlüğü için, ellerinden gelen azami gayreti, çabayı göstermeleri gerekiyor.
Sadece lafla, bildirilerle veya birkaç konferansla, bir soyu-sopu özgürlüğüne kavuşturmak yetmiyor.
Gerçekten de, hür dünyanın Doğu Türkistan ayıbı, hala ''kara bir leke'' gibi görünüyor.
kakin@ogungazetesi.com.trOGÜN/22-28.Haziran.2008/Sayı:78/Sayfa:06
Gazete baskısı için tıklayınız.