Girit'In Düşündürdükleri!

Basın Konseyi'nin önderliğinde, 9 yıldan beri toplanan Türk ve Yunanlı gazeteciler, iki ülke arasındaki sorunları hafifletmeye çalışıyor.

Ne var ki, karşılıklı olarak tam 5 defa biraraya gelen Türk ve Yunan'lı gazetecilerin, bütün iyi niyetlerine rağmen, sorunlar bir türlü çözüm müzakereleri noktasına bile gelmiyor.

Her şeyden önce, Kıbrıs iki ülke arasındaki en büyük ''anlaşmazlık'' olarak yıllardır duruyor.
Sonra, kıt'a sahanlığı, 12 mil, fır hattı ve Batı Trakya'da soydaşlarımızın durumu sorunlar yumağı oluşturuyor.

Gerçi, her iki ülke arasında önemli diyaloglar, ziyaretler gittikçe sıklaşıyor.
Hatta, zaman zaman ''samimi diyalog'' bile sağlamıyor.
Özellikle gazetecilerin açtığı yolda ilerlemek isteyen politikacılara da rastlanmıyor.

Ama, bütün çabalar kafi gelmiyor.
Sanki, sorunlar buzdolabına konmuş yani ''dondurulmuş'' görünüyor.
Türk ve Yunan gazeteciler arasındaki toplantıların dördüne katılmamız, bize ''gerçekçi'' olmamızı daha da sağlıyor.

Girit Adası'na gelince, güneş, deniz, ve tarih gezginleri celp ediyor.
Yetişen zeytin ve ondan çıkarılın ''nefis'' yağ ile tatlanan Girit mutfağı ile bambaşka bir zenginlik katıyor.

Asırlardır Osmanlı İmpararatorluğu'nun bir parçası olan Girit, sanki Yunanistan'dan kopmuş, ayrı bir ülke konumunu da çağrıştırıyor.
Örf ve adetlerde, giyimde kuşamda, mutfakta ve dilde hele lehçelerde muazzam ayrılıklar hemen farkediliyor.

Zaten Türk motifleri de insanları zaman zaman karşılıyor.
Ada'da 11 ibadete açık olmaya camiin varlığı, izlerin kuvvetini gösteriyor.

Hanya çarşısında, hem minareli hem de çan kuleli camii, ilgi uyandırıyor.
Tarihi hamam ise sanki yıllara meydan okurcasına duruyor.

Toplantıya katılan, Basın Konseyi Yüksek Kurul Üyesi Nihat Boytüzün, Girit'e ''tam not'' veriyor. Özellikle, konuk olduğumuz otele hayran kalan Boytüzün, inanılması güç ama, özel havuzlu ve özel bahçeli süper lüks otel odasının, dünyada ancak birkaç otelde bulunabileceğini hatırlatıyor.
Tam 1 asır önce, kan ve acının birbirine karıştığı ve nefretlerin başlandığı Girit'te herkes ''dost'' olabilmenin sözlerini dile getiriyor.

Toplantıda konuşan 39 yaşındaki Yunanistan Turizm Bakanı Aris Spiliotopulos'un sözleri gerçekten de barış adına ''umut'' veriyor.

''Kendimizi geçmişte olanlara takılıp kalmaktan kurtaralım artık, korku fanatizmini aşalım. Türkler ve Yunanlı'lar küreselleşme çerçevesi içinde birlikte yerimizi alalım. Eskilere bağlı olma lüksüne sahip değiliz. Bazı kişiler ve çevreler, kin ve nefreti iç politika malzemesi yapmak istiyorlar. Vatandaşlarımız barış ve işbirliği istiyor.''

Girit'teki toplantıya katılan, basından da sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın mesajları da barış ve diyalog vizyonunu tekrarlıyor.

Nereden bakılırsa bakılsın, Girit buluşmasının,  diğer toplantılar gibi ''samimi'' bir atmosfer içinde dostluk ve barışın pekleşmesi dilekleri ile sonuçlandığı görülüyor.

Maalesef, bütün bu iyi girişimlere rağmen Türk-Yunan diyaloğunu bir ''it dalaşı'' bile sarsabiliyor.

Kısacası ''Casus belli''yi unutmamak gerekiyor.

 


kakin@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/15-21.Haziran.2008/Sayı:77/Sayfa:06

Gazete baskısı için tıklayınız.



OGÜNhaber