Gençlerimiz Ve 19 Mayıs

Bu vatanı bizlere ve özellikle gençlere ''teslim'' edenler, her ne pahasına olursa olsun, ''ilelebet'' korumayı ''vasiyet'' etmiş bulunuyor.
Zaten yıllar yılı bu ''vasiyet'' büyük bir özenle korunuyor.

Esaret zincirini ta 89 yıl önce kırmak üzere bayrak açan ve bütün güçlüklere rağmen bunu başaran Türk milleti, Türk gençliği, elbette her türlü tuzağı, krizi aşabilecek ruhu taşıyor.
Unutmamalıdır ki, gençlerimiz en büyük umudumuz oluyor.
Her ne kadar, gençlerimizin gücünden, kapasitesinden yararlanmayı şimdiye kadar ertelemiş olsak bile, tek umudumuz onlar kalıyor.
Zaten Cumhuriyet de onlara emanet edilmemiş miydi?
Acı olan şudur ki, genç nüfus avantajımız ve gençlerimizin fonksiyonu bir türlü devreye girmiyor.
Genç nüfus potansiyeli, ne yazık ki, yönetim kadrolarının elinde eriyip gidiyor.

Mustafa Kemal Atatürk'ün ''vatanın bağımsızlığı'' için Anadolu topraklarına ayak basışından şu ana kadar bunca yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ ''sen-ben'' kavgalarıyla uğraşmanın ve dış dayatmaların sıkıntısı çekiliyor.

Gerçekten de, 89 yıl önce, ülkenin huzur ve selameti için ilk adımlar atılmış ve büyük mücadelelerden sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları çizilmişken; şimdi hırslar, kişisel menfaatler ve dış mihrakların oyunları yenilemiyor.
Oysa aziz vatanımızın bölünmez bütünlüğü, milletimizin huzur ve güvenliği için, en büyük özveriyi göstermemiz gerekiyor.
89 yılın muhasebesi yapılırsa, eksikliklerimiz, ihmalkârlığımız hatta gafletimiz bir bir ortaya çıkıyor.
Birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz bu dönemde, ''19 Mayıs ruhu''nun, benliğimizi bütünüyle sarması icap ediyor.

İç işlerimize, ''derinlemesine'' karışma küstahlığının arttığı bir dönemde, 19 Mayıs'ı sadece törenlerle kutlamak değil, felsefesine uygun bir biçimde sindirmemiz, anlamamız ve anlatmamız çok önem ve ivedilik kazanıyor.

 

kakin@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/18-24.Mayıs.2008/Sayı:73/Sayfa:06

Gazete baskısı için tıklayınız. 
OGÜNhaber