Oysa belki de, son yılların en büyük en güçlü en samimi girişimleri ''uzlaşma'' için ''kolları sıvamış'' halde bulunuyor veya bekliyor.
Her şeyden önce, sağlanması arzu edilen ''en büyük mutabakat'' için Ak Parti lideri ve Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın ''uzlaşması'' gerekiyor. Gerçekten de, iktidar ile ana muhalefetin bir yerde ''anlaşması'' bekleniyor.
Ne var ki, ''bekleyiş'' galiba boşa gidiyor. Deniz Baykal'ın Çankaya'ya çıkışından en azından ufak bir ''başlangıç'' bekleyenler fena halde yanılmış bulunuyor. Kayseri usulü mantının tadı galiba Baykal'ın ağzını sıvıyor. Gerçi, Bahçeli dâhil diğer liderler de, pek açık şeyler söylemiyor.
Aslında, ''Geri adım atın'' çağrısı stratejisinin ''yanlış'' veya ''eksik'' olduğu da ortaya çıkıyor. ''Geri adım atın'' önerisini Başbakan Erdoğan, haklı olarak ''anlayamadığı''nı açık bir şekilde beyan ediyor.
Kamuoyu'nun ''Geri adım atın'' çağrısından Ak Parti için, ''türban düzenlemesinden vazgeçin'' muhalefet de, ''parti kapatma'' teşebbüsünün rafa kaldırılmasını anlıyor. Tabii ki, başka belirli konular da, bu istek kapsamında değerlendiriliyor.
Hal böyle iken, sağduyulu çağrılarının boşa gitme ihtimalinin güçlüğü öne çıkıyor. 21 Mat 2008 Cuma günü, gazeteniz OGÜN, ''Durdurun şu krizi'' başlığı altında yaptığı ''sağduyu çağrısı'' öncelikle yankı uyandırırken, paralelinde de yapılan ''dev'' girişimlerin ''ya uzlaşma, ya kaos'' hemfikrinin ortada kalması üzüntü ile karşılanıyor.
Gerçekten de, kaos dalgaları bir bir vururken ülkeye yazık oluyor.
kakin@ogungazetesi.com.trOGÜN/30.Mart-05.Nisan.2008/Sayı:66/Sayfa:06