Her şeyden önce, ırkçılık ve milliyetçilik ''yapışık kardeş'' olmaktan çıkarılırken, bayrakların rengi, ulusal marşların ahengi ve futbol olsa da başarının sevinci bireylerin nasıl ''yekvücut'' olduğunu adeta ispatlıyor.
Özellikle, Milli Futbol Takımı'mızın başarıları, Türk milletini ''tek gaye'', ''tek sevinç'' hatta ''tek tasa''da birleştirmeye yetiyor.
Yani sessiz sedasız lider veya liderler arayan Türkiye'yi bir bakıma ''futbol'' geçici olsa da aynı yürek, aynı inanış, aynı umut ve aynı kaderde birleştirdiğini görenler şaşkınlık geçiriyor.
Meğer gerçekten de, Türk milletinin düşüncesini, sevincini tasasını aynı kanalda birleştirebilecek bir lider veya ''lider adayı'' gerekiyor.
Her ne kadar, iktidar bu milli galeyanda, ayrıcalıklı bir şekilde görünmek istediyse de, Ay Yıldız'ın görkemi, coşkusu buna ''fırsat'' tanımıyor.
Kelimenin tam anlamıyla, yediden yetmişe, çoluk çocuk, genç-yaşlı, kadın-erkek, neredeyse tüm Türk milleti Ay Yıldız'la coşarken, heyecanlanırken, tek bir istikamete yönelmiş olması, asıl ''boşluğu'' asıl ''eksiği'' gözler önüne seriyor.
Türk milletine böylesine duygular yaşatan bu ''diriliş'' ve ''direniş''in siyasi bir kimliğe sahip olduğunu öne sürmek ise, beraberinde ''ağır'' bir yanılgı getiriyor.
Ne var ki, çoğu siyasi kimliklerin de, bu tür ''kıyam''lardan, heyecanlardan kaynaklandığı da biliniyor.
kakin@ogungazetesi.com.trOGÜN/29.Haziran-05.Temmuz.2008/Sayı:79/Sayfa:06
Gazete baskısı için tıklayınız.