Bir ülkenin en önemli unsurunun ''egemenlik hakları'' olduğu biliniyor.
Bir bir saymaya gerek görmediğimiz bu ''egemenlik hakları''nın her türlü şart altında ''titizlikle'' korunması gerekiyor.
Söz gelimi AB'nin herhangi bir isteğinin ''egemenlik haklarımıza'' aykırı, düşmemesi icap ediyor.
Ne var ki bir ülke, parlamentosundan çıkardığı yasalarla ''egemenlik hakları''nın tarifi ve yorumlaması ''nadiren'' yapılıyor.
YIPRATMA ve DİLİMLE
Ancak her ne suretle olursa olsun, bu hakların ihlaline ''cevaz'' verilmiyor
''egemenlik hakları''nın korunması, devletin belli başlı görevleri arasında yer alıyor.
Oysa ülkemizde sık sık ''egemenlik hakları''nın ihlal edildiği görülüyor.
Ne yazık ki, AB süreciyle beraber bu ''yıpratma'' veya ''dilimleme'' eylemleri boy gösteriyor.
GÜNEYDOĞU ARTIK ''ZAPTÜRAPT'' ALTINA ALINAMIYORTürkiye'ye çeşitli vesilelerle gelen yabancılar, nedense Diyarbakır'a ''bir uğramak''tan kendilerini alamıyor.
Güneydoğu'ya giden veya gitmek isteyenler, ''kuyruk'' oluşturuyor.
Maksat, Güneydoğu'ya gidip ''Şark havası'' teneffüs etmek değil.
NİFAK TOHUMU
Amaç, ''fitne'', ''fesat'' sokup ''egemenlik hakları''nı zedelemek oluyor.
... Ve ne yazık ki, yabancılar ''nifak tohumları'' atmakta geç kalmıyor.
KIŞ UYKUSU
Ancak, bunlar ''turist'' veya onların deyimiyle ''uzman'' filan değil, bal gibi ''ajan!''
Yani, ''kışkırtıcı ajan'', yani bir yerde ''casus!''
Zaten bölgede yaşanan ''trajik'' olaylar, sabırları taşırıyor.
Bir de, yabancıların parmağı, bölgeyi iyice karıştırıyor.
Olayın, dışişleri ve içişleri bakanlarını aştığı gün ve günbegün ortaya çıkıyor.
Uzmanların, ajanların, casusların yanına bir de misyonerleri kattınız mı, güneydoğu üzerinde oynanmak istenilenler, su üstüne çıkıyor.
İşin ilginç yönü, AB'nin dayatmaları karşısında hükümetin ''suskunluk'' içinde kalması, ''endişe'' uyandırıyor.
Zaten, Bölgede ''egemenlik hakkı'', yasa dışı örgütler tarafından ihlal ediliyor.
''egemenlik hakları''nın sık sık ihlal edildiği bir ülkede, iktidar olabilmenin güçlükleri, vatandaşı da ''tedirgin'' ediyor.
Kim ne derse desin, Türkiye Cumhuriyeti'nin ''egemenlik hakları''nı koruyup kollamak, başta iktidarlar olmak üzere, hepimizin başlıca görevi oluyor.
Ne var ki, egemenliğin, ''kayıtsız şartsız milletin'' olduğunu da hiç birimizin unutmamasını hatırlatmamız icap ediyor.
kakin@ogunhaber.comCRA-23.Kasım.2008 Pazar - 03:42:00
Gazete baskısı için tıklayınız.